KöklüDeğişim Konferans ve Panelleri

Editör

•KöklüDeğişim, Gazi Üniversitesi Ostim Meslek Yüksek Okulu’nda Konferans Verdi

15.12.2011 tarihinde Gazi Üniversitesi Ostim Meslek Yüksek Okulu’nda KöklüDeğişim Dergisi Yazarlarından Muhammed Hanefi Yağmur tarafından bir konferans verildi. 

“Dünden Bugüne Türkiye-Ortadoğu İlişkileri” başlıklı konferansa, Ostim MYO Öğrencilerinin ilgisi gençlerin, özellikle Ortadoğu bölgesinde cereyan eden hadiselere kayıtsız kalmadıklarını ortaya koyan önemli bir gösterge idi. 

Dergimiz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Ahmet Sivren’in kendisini takdim etmesi ile mikrofona gelerek konuşmasına başlayan M. Hanefi Yağmur, Ortadoğu bölgesinin, tarihsel, ekonomik, stratejik ve Şer’î önemine binaen yaptığı konuşmasını, günümüze getirerek “Arap Baharı” adı verilen ayaklanmaların siyasî arka planının deşifresi ile bağladı. 

Tunus, Mısır, Libya ve Suriye’deki gelişmeleri ayrı ayrı inceleyen Yağmur, Türkiye Cumhuriyeti’nin özellikle Suriye’de yaşananlara kayıtsız kalmasının, Türkiye’ye hâkim olan siyasi hegemonyanın bir gereği, fakat Müslüman Türkiye halkının Suriye katliamlarına kayıtsızlığının “Müslümanlar kardeştir” düsturuna aykırı bir durum olduğunu ortaya koydu. 

Öğrencilere, Ortadoğu’daki -özellikle Suriye’deki- gelişmeleri dikkatle takip etmelerini salık veren Yazarımız, Ortadoğu’nun mühim gelişmelere gebe olduğunu söyledi. Zira bu gelişmelere binaen Dünya’da dengelerin değişeceğini, borsa sistemine bağlı dünya ekonomisinin sarsılacağını, süper güç olarak bilinen devletlerin bile bu gelişmeler akabinde ortaya çıkacak güce teslim olmak zorunda kalacaklarını dile getirdi. 

Müslümanların bugün üzerlerine düşen sorumluluklara da değinen Hanefi Yağmur, Allah’ın hükümleri ile hayatın tanzim edilmesinin, İslam Ümmeti’nin birincil mesuliyeti olduğu söyleyerek bunun yolunun da ancak Raşidî Hilafet Devleti’nin ikamesinden geçtiğini Şer’î delilleriyle ortaya koydu.

Gazili öğrencilerin, Soru-Cevap bölümünde Yazarımıza sorularını yöneltmelerinin ardından Konferans sona erdi.

Özellikle Hilafet vurgusunun, konferansa katılan Öğrencilerde farklı açılımlara vesile olduğu gözlemlendi. Bazı öğrenciler tarafından dile getirilen, “yeniden ihtişamlı günlerin ancak İslam Devleti’yle mümkün olacağı” tespiti, Arap Baharını alevlendiren Gençlik gibi Türkiye’deki gençliğin de, Ümmet’in ümit damarlarını beslediği kanaatinin yersiz olmadığını gösterdi.

 

•“Hicret” ve “Modern Dünyada Müslüman Kadın” Panelleri

KöklüDeğişim Dergisi İstanbul Temsilciliği/Genç Değişim Kitabevi’nin düzenlemiş olduğu panel programları serisi çerçevesinde Kasım ayında iki ayrı panel, yoğun katılım ile gerçekleştirildi. 

Modern Dünyada Müslüman Kadın…

İlk panel, 26 Kasım Cumartesi günü “Modern Dünyada Müslüman Kadın” Başlığı altında sadece bayanlara yönelik olarak gerçekleştirildi. Panel, Müslüman hanımların yoğun katılımı ile gerçekleşti.

Hafız Kader Üreyil’in okuduğu Kur’an-ı Kerim Tilaveti ile başlayan programda panel yöneticisi Melek Bayer, giriş konuşmasında Van’da yaşanan depremi hatırlatarak Müslümanların, deprem bölgesinde yaşayan kardeşlerimizin dertlerine ve acılarına ortak olma sorumluğunu hatırlattı. Ayrıca Müslüman kadın ve erkeğin İslamî sorumluğuna kısaca değinen Melek Bayer, İslamî davet sorumluğunda kadın ile erkek arasında bir ayrımın yapılmaması gerektiğini ifade ederek Allah’ın emir ve yasaklarından hepimizin sorumlu olduğunu vurguladı.

“Batı Toplumunda ve İslamî Toplumda Kadına Verilen Değer - Davetçi Müslüman Kadının Sorumlulukları” konu başlığında ilk konuşmacı Hâkime Kar sunum yaptı. Cahilî toplumda kadının hiçbir değer ve itibarının olmadığı gibi Ortaçağ Avrupa’sında ve sanayileşmeyi gerçekleştiren bugünkü Avrupa toplumunda da kadının dünkü cahilî toplumdaki konumundan farklı bir yerde olmadığını söyleyen Hâkime Kar İslam’ın kadına verdiği değerin önemine vurgu yaptı ve Batılıların İslam’ın kadına verdiği değeri bilinçli bir şekilde çarpıtarak yanlış anlattıklarını ifade etti. Konuşmasının son bölümünde, davetçi Müslüman kadının sorumluluklarına değinen Kar, İslamî hayatın hâkim kılınması ve Hilafet Devleti’nin kurulması için davet çalışmalarının Müslüman kadına da farz olduğunu ifade etti ve konuşmasını şöyle tamamladı: “Hilafet Devletinin ikamesi ile tüm Müslümanlar izzet ve şerefe kavuşacağı gibi en çok kadınlarımıza izzet ve namusları iade edilmiş olacak.”

“Modernizm’in Getirisi Toplumsal Şiddet” konu başlığında ikinci konuşmacı Emine Duman sunumunu gerçekleştirdi. Konuşmasının başında şiddet kavramını, kavramsal olarak ele alan Emine Duman bu kavramın bugün sadece kadına yönelik şiddet kapsamında değerlendirildiğini aksine toplumsal alanın her yerinde (Aile, iş hayatı, okullar) şiddetin olduğunu ifade etti ve şiddetin kaynağının kapitalist sistem olduğunu vurguladı. Türkiye’de özellikle kadına yönelik şiddet olaylarının son yıllarda arttığına dikkat çeken Emine Duman bu süreçte yeni çıkartılan ve değiştirilen kanunların hiçbirinin sorunları çözmediğini aksine artırdığını söyledi. İslam’ın insana ayrım yapmadan insan nazarı ile baktığını, aileyi korunması gerekli olan bir kale, erkeği de evin reisi ve koruyucusu olarak gördüğünü, erkeğin bu sorumluğundan hiç bir kadının kompleks duymaması gerektiğini aksine huzur duyması gerektiğini ifade eden Duman Müslüman sahabe kadınların hayatından bazı örnekler verdi ve “Allahtan daha adil daha güzel bir hüküm…” niyazında bulunarak konuşmasını tamamladı.

 

İslam Devleti’nin İkamesi İçin Hicret…

27 Kasım Pazar günü ise Muharrem ayının başlangıcı olması sebebi ile Panel’de Hicret, Hicret’i doğru anlamak ve bugüne yansımaları değerlendirildi.

Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda giriş konuşmasını Genç Değişim Kitabevi adına Yunus Bayer yaptı. 27 Kasım tarihinin Müslümanlar için bir anlam ve öneminin olmadığını ifade etti ve şöyle dedi:

“Müslümanlar için önemli olan günlerin Veda Haccı’nda Allah Rasulü (SallAllahu Aleyhi ve Sellem)’in “Allah katında ayların sayısı on ikidir. Onlardan dördü haram aylardır ki, üçü birbiri ardınca gelir Zilkade, Zilhicce, Muharrem. Bir de, Receptir.“  Bizler için anlamı olan günler, mübarek aylar olan Recep, Şaban ve Ramazan ayı -Ramazan Bayramını içinde barındıran Şevval ayı- “Sayılı günlerde Allah’ı anın” (3/96) ayetiyle sabitlenmiş Kurban Bayramı ve Haccı içinde barındıran Zilhicce ayıdır.” Müslümanlar için önemli olan günlerin Kur’an ve Sünnet’te bahsedilen günler olduğunu ve dolayısıyla Hicret’in İslam tarihinin başlangıcı olduğunu belirtti. Müslümanların İslam Devleti’ni kurmak için Medine’ye hicret ettiğini, İslam takviminin başlangıcı olarak bu günü, Ömer RadiyAllahu Anh’ın belirlediğini söyleyen Bayer, programı bu yaklaşımla hazırladıklarını vurguladı.

Kısa bir sinevizyon gösterimi ile devam eden Panel’de ilk konuşmacı, İlahiyatçı-Yazar Harun Ünal’dı. Ünal, Hicret’i sözlük anlamları ile değerlendirdikten sonra Kur’an’ın Hicret’e yüklediği mefhum üzerinde durdu ve şu ifadelerle Hicret’i anlattı: 

“Hicret bir davanın egemen olması, bir hükmün galip gelmesi, küfrün mağlup olması için yola revan olmak, yola koyulmak ve adım atmaktır. Yani küfrü ezerek -birilerine göre ezilen olarak tanımlansa da- mustazaf olmalarına rağmen başları dik bir şekilde yolunu çizen ve yolunu belirleyenlerin yolu demektir. Hz. Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem, 13 yıllık Mekke dönemini bırakıyor, Allah’ın emri ile bir yola giriyor: Devleti kurma yoluna, İmameti ikame etme yoluna, Kur’an’ı egemen kılma davası için yola çıkıyor… İşte Hicret budur ve bunun için yapılmıştır.” 

Bugün için Hicret’in nasıl algılanması gerektiğine de değinen Harun Ünal Hoca, küfrü ezmek ve onu egemen kılmamak için Hicret’in, Kıyamet’e kadar devam edeceğini söyledi ve devam edecek bu Hicret’in mahiyetini söyle sıraladı: 

“Bugün için Hicret, küfrün hiçbir yasasını kabul etmemek, küfrün hiçbir teklifini kabul etmemek, zalimlerin, fasıkların, kâfirlerin ve münafıkların tüm önerilerini reddetmek, her ortam ve şartta Allah’ın kelimesi yücelsin diye batılın karşısında hakkın bayrağını kaldırmak ve hakkı haykırmaktır. Yine Hicret sadece tefsir dersleri yapmak, sadece ilmihal dersleri yapmak, sadece esmai Hüsna dersleri yapmak değildir. Hicret, Kur’an’ı hayata hâkim kılmak için çalışmaktır.”

Hicret’in Müslümanlar ve cemaatler nazarında doğru anlaşılmadığını ve sayısal anlamda İslamî cemaatlerin çok olduğunu ifade eden Ünal, sayıların çok önemli olmadığını Allah Rasulü’nün gerçekleştirdiği Hicret’te Ensar ve Muhacir’den olanların sayılarının azlığı ile örneklendirdi. Ve kemiyetin bir anlam ifade etmediğini, keyfiyetin önemli olduğunu vurguladı ve sözlerini şöyle tamamladı: “Hicret yeniden İslam Hilafet Devleti’nin kurulmasını sağlama hareketidir. Onu yeniden kurma ve hayata geçirme hareketidir.”

İkinci konuşmacı Yazar Vedat Yaşar ise “Hicret’in Günümüze Yansımaları” başlığı altında, Müslümanların geçmişte Hicret ile kazanılan kazanımlarına bugün nasıl ulaşabileceklerini değerlendirdi. -Günümüz üslubu ile- Hicret’in, İslam adına tarihe çekilen bir reset (formatlama) olduğunu söyleyen Yaşar, bu formatlama ile Müslümanların 13 asır bozulmayan bir sisteme sahip olduklarını ancak kâfirlerin son yüzyılda kendi formatlamaları ile Müslümanların işletim sistemlerine virüsler soktuklarını ve hükmettiklerini ifade etti. Bugün Müslümanlarda akide ile alakalı bir problemin olmadığını, Müslümanların tümünün İslam akidesine bağlı Ümmet olduklarını, ancak İslam’ın akidesinden çıkan nizamların tüm problemleri çözeceğine dair güvenin Müslümanlarda kaybolduğunu vurgulayan Yaşar, bu güvenin tazelenmesi ve yenilenmesi için önce Küfür hükümlerinin ve akidelerinin bozukluğunun ifşa edilmesi, sonra da İslam akidesi ve O’nun nizamlarının sahihliğinin anlatılması gerektiğini söyledi. Bu manada Müslümanların üzerinde büyük bir sorumluluğun olduğunu ifade eden Vedat Yaşar, bu sorumluluğun kitlesel olarak fikrî ve siyasî bir çalışma ile İslamî hayatı başlatmak ve İslamî Hilafet Devleti’ni ikame etmek için çalışmak olduğunu söyledi.

Soru-Cevap bölümü ile son bulan her iki panelde katılımcılar ile konuşmacı yazarlar arasında sıcak hasbihaller gerçekleşti.



Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış

Yorum Yaz