İslam coğrafyasında
katliam ve gözyaşı eksik olmuyor. Gün geçmiyor ki, bir katliam haberi gelmesin.
Bu, İslam Ümmeti’ndeki değişimden ve artık uysal koyun olmamasından
kaynaklanmaktadır. Yarım asırdır demir yumruk ile sindirilen Müslümanlar artık
baş kaldırmayı, sesini yükseltmeyi, devrim yapmayı öğrendi. Başlarındaki
ceberut tağutların aslında gölgelerinden korkan aşağılık varlıklar olduğunu
gördü. Kendisinin de tüm sinir sistemi Laiklik, Kapitalizm, Demokrasi, Ilımlı
İslam gibi zehirler ile mütemadiyen felç edilen bir dev olduğunun farkına
vardı.
Bu şuur ile artık
hayalini kurduğu medeniyeti hayat sahasına çıkarmak için, tağutların karşısında
dimdik kıyamını ilan ediyor. Ümmet artık er meydanına çıkacağı günleri
saymaktadır, çektiği acılar bu doğumun habercisidir.
Suriye’de İslamî Direniş
Ateş Altında
Suriye’de İslamî
direnişi akamete uğratmak için çok yönlü planlar uygulanmaktadır. Bir taraftan
muhaliflere silah ambargosu uygulanırken diğer taraftan Esad yönetimi askeri,
lojistik ve insani yardım açısından desteklenmektedir. Bunun yanında muhalifler
arasında fitne çıkması ve birbirlerine düşmeleri için envai çeşit oyun
tertiplenmektedir. Bu açıdan, ABD ve Batı uzun süredir, Suriye’de Nusret
Cephesi’ni bitirmek için gayret sarfediyor. Nusret Cephesi şu anda başlangıç
olarak seçilmiş olan sembol gruptur. Nusret Cephesi halledildikten sonra diğer
İslamcı gruplar üzerinde aynı operasyon gerçekleştirilecektir. ABD, İslam’ı
isteyen tüm gruplara aynı şekilde düşmandır. Onun düşmanlığı İslam’a olan
düşmanlığındandır.
Suriye muhalefetini
parçalamak ve birbirine düşürmek için Batı, uzun süredir silah ve lojistik
yardım vaadiyle Özgür Suriye Ordusu’nu Nusret Cephesi üzerine salmak
istemektedir. Şimdiye kadar bu tuzağa düşmeyen muhaliflerden son zamanlarda
aykırı sesler yükselmeye başlamıştır. Bu tuzağa düşmek Suriye muhalefetinin
yapacağı en büyük hata olacaktır.
Diğer taraftan PKK-PYD
çevrelerinde Nusret Cephesi’nin Suriye kürtlerine yönelik katliam
gerçekleştirdiğine dair kara propaganda uygulanmaya başlanmıştır. Irak Bölgesel
Kürt Yönetimi lideri Mesud Barzani iddiaların araştırılması için Suriye’ye bir
heyet göndereceklerini açıklamıştır. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov BM Güvenlik
Konseyi’ni “Kürt Katliamı” konusunda harekete geçmeye çağırırken, ABD de
katliamları kınadığını açıklamıştır. Ayrıca BM Genel Sekreteri sözcüsü Martin
Nesirky sivil kürtlerin öldürülmesini yakından takip ettiklerini ifade
etmiştir. Esad yönetiminin katlettiği yüzbinden fazla insan dururken, tüm dünya
PKK-PYD propagandası üzerinden Kürtlere sahip çıkmaya (sahip olmaya,
kullanmaya) çalışmaktadır.
Müslüman Suriye
muhalefetine karşı Hizbullah, Irak ve İran’dan oluşan Şii ekseni yetersiz
kalmıştır. Bunun üzerine şimdi de Doğu
tarafından yeni bir cephe açılmaya çalışılmaktadır. “Kürt Açılımı” bahanesi ile
Türkiye dışına çıkan PKK’lılar, Suriye’de PYD adı altında Müslümanlara karşı
savaşmaktadır. “Kürt Katliamı” yaygarası ise bu cephenin genişletileceğinin
habercisidir. Mesut Barzani'nin lideri olduğu IKDP ve Irak Devlet Başkanı Celal
Talabani'nin lideri olduğu IKYB polit büro üyeleri, 10 Ağustos’da Kandil dağına
çıkarak KCK Yürütme Konseyi Başkanı Cemil Bayık ile Suriye meselesini
görüştüler. Muhtemelen Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Suriye’deki
çatışmalara taraf olarak katılacaktır.
PKK-PYD, İslam’a olan
düşmanlıkları ile meşruiyet kazanıyor
Daha önce PYD’yi PKK ile
eşdeğer olarak gören Ankara, Amerikan siyaseti ekseninde PYD adı altında PKK’yı
muhatap kabul ediyor ve İslam’a karşı işbirliği arayışına giriyor. Bu çerçevede
PYD kontrolündeki sınır kapıları açılacak, Kızılay yardımları PYD eliyle
dağıtılacak ve en önemlisi Dışişleri’nin tabiriyle “kontrol dışı gruplar”
yerine PYD Türkiye tarafından muhatap kabul edilecek.
ABD’nin Nusret Cephesi
düşmanlığı, O’nunla savaşan PKK-PYD’ye meşruiyet veriyor. ABD gözlüğü ile bakan
Türkiye siyaseti de, selin önündeki yaprak misali bataklığa sürüklenmektedir.
Kılavuzu karga olanın burnu pislikten çıkmaz. PKK, Suriye’deki rolünün bitmesi
sonrasında daha büyük bir mesele olarak Türkiye’nin karşısına çıkacaktır.
Türkiye, İslam’dan uzaklaşmasının sonucu olarak PKK belasına düçar olmuştur.
İslam’ı terketmesi ile dindar Kürtleri kendisinden uzaklaştırması ve onları
Marksist PKK’nın kucağına itmesi tarihinin en büyük hatalarındandır. Ve
Suriye’de de benzer davranış içerisindedir ve ısrarla aynı hatayı tekrarlama
eğilimini göstermektedir.
Ilımlı İslam Şimdilik
Rafa Kalkıyor
Suriye’de 3 senedir
devam eden katliam karşısında Batı’nın gerçek yüzü Müslüman halklar tarafından
daha net görünmeye başlandı. Yaldızlı “insan hakları”, “özgürlükler”,
“demokrasi” gibi kavramların içinin boş olduğu, Batı için bunların menfaatler
gerektiğinde yenilebilen putları olduğu birkez daha gün yüzüne çıktı.
Ortadoğu’daki gelişmeler
Batılı güçlerin planlarında revizyona sebep oluyor. Suriye’deki ateşin tüm
bölgeyi etkilemeye başlaması üzerine, demokrasi masalının İslam Ümmetini
uyutmada yetersiz kalacağı anlaşıldı ve bunun üzerine şiddet ve baskıya dayalı
eski totaliter askeri rejimler Batı
tarafından tekrar desteklenmeye başlandı.
ABD Genelkurmay Başkanı
Martin Dempsey, Suriye meselesinin 10 yıl sürecek bir süreç olduğunu, konunun
bölgesel bir mesele haline geldiğini ve uzun vadeli ele alınmaması durumunda
hata yapılacağını söylemiştir (CNN 14.8.2013). Martin Dempsey’in tesbiti
doğrultusunda, ABD şu günlerde bu bölgesel meseleyi Mısır’ı da içine alacak
şekilde ele almaktadır.
“Ilımlı İslam”ın, mevcut manzara karşısında
söyleyecek sözü, yapacak bir eylemi kalmadı. Türkiye örnekliğinde pazarlanan
“Ilımlı İslam” projesi geçici olarak rafa kaldırılıyor. Sahih İslam anlayışı ve
değişim talebi karşısında Ortadoğu rejimlerinin aciz kalması, Batı’yı “Ilımlı
İslam” politikasını bırakıp tekrar eski yöntemlere başvurmaya yönlendiriyor.
Mossad Şefi Tümgeneral Aviv Kohavi, Mısır’daki darbenin sebebinin “Hilafet
Fikri” olduğunu açıklamıştır.
Mısır’da ABD destekli
Liberal-Kipti cuntanın katliamları artarak devam ediyor. Mısırlılar, iki sene
önce yaptıkları devrimin, gerçek bir devrim olmadığını görmeye ve devrimlerini
İslamî bir devrim olarak tamamlamaları gerektiğinin farkına varıyorlar. Eğer
Mısırlılar zihinlerindeki “Demokrasi” curufunu temizler, sabreder ve
direnirlerse, Suriye’deki süreci Mısır’da da görmemiz muhtemeldir. İşte o zaman
zafer yaklaşmıştır.
Batı’nın, içine düşdüğü
bu ikilem karşısında, “Şiddet ve Darbe” yolunu benimsemiş olması acziyetinin
beyanıdır. Yıllardır İslam Ümmeti’ne pazarladığı tüm putlarını bir hamlede
hamuduyla götürmekten çekinmemiştir. Yerli put yontucular taptıkları putların
yenmesi karşısında şaşkınlık içerisindeler.
Ey İslam davasını
yüklenen kerim Müslümanlar; Ümmetin vahim durumu sizlere acı verdiği gibi tüm
Müslümanlara da acı vermektedir. Bu şartlarda sizlerin mesajınızı iletmeniz ve
ümmet tarafından anlaşılmanız daha kolaydır. Bu elim şartları fırsata çevirmek
için çalışalım. Allah ümmetin ayağa kalması için bir vesile olsun.
Necip Fazıl’ın
mısralarında geçtiği gibi:
Buluştururlar bizi,
elbet bir gün hesapta;
Lafını çok dinledik,
şimdi iş inkılâpta!
Bekleyin, görecektir,
duranlar yürüyeni!
Sabredin, gelecektir,
solmaz, pörsümez Yeni!
Karayel, bir kıvılcım;
simsiyah oldu ocak!
Gün doğmakta, anneler ne
zaman doğuracak?
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış