TEFSİR_ÂL-İ İMRAN SÛRESİ_104-105. AYETLER_Esad MANSUR

Esad Mansur

Davet hak üzerinde benimsenen fikirler ve metod da hedefi gerçekleştirinceye kadar sebatlılığı gösterirler, hiç yılmazlar ve bundan sapmazlar. Aynı anda; bu hizbin mensupları günahtan vazgeçip tövbe eden kimseler olmalıdır. Allah-u teala Hud Sûresinde 112.ayette Rasule ve hizbine böyle emir verdi:

" فاستقم كما امرت ومن تاب معك ولا تطغوا انه بما تعملون بصير".

Sen ve seninle beraber tövbe edenler emrolunduğun şey üzerinde sebatlık gösterip dosdoğru olun, hiç bundan sapmayın, bunun dışına çıkmayın. (dikkatlı olun) Şüphesiz ki Allah yaptığınızı görüyor”.

İsra Sûresi 73. ayette Allah Rasulüne ve hizbine hiç taviz göstermemektedir. Bu emir İslam’a dayalı her partiye bir emirdir:

وان كادوا ليفتنونك عن الذي اوحينا اليك لتفتري علينا غيره واذا لتخذزك خليلا.

Kâfirler sana vahyettiğimizden başkasını yalan uydurup bize isnat etmen için seni neredeyse bu vahyettiğimizden saptıracaklardı. O zaman seni candan dost edineceklerdi”.

 Yine maide Sûresi 49. ayette şöyle buyurdu:

واحذرهم ان يفتنوك عن بعض ما انزل الله اليك"

Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından seni saptıranlardan sakın”.

El–Kalem Sûresinde 8-9. ayetlerinde kâfirlere yağ çekmek ve onlara dava hususunda yumuşaklık göstermekten Rasul ve hizbi nehyedildi. Her İslami hizb te bundan nehyedildi:

فلا تطع المكذبين ودوا لو تدهنوا فيدهنون

Yalanlayanlara uyma, onlar kendilerine yağ çekmen ve yumuşaklık göstermeni isterler ki onlar da sana aynı şekilde davranacaklar”.

Yine zalimlerle işbirliği yapmak veya onların koalisyonlarına katılmaktan İslami hizb nehyedildi. Hud Sûresi 113. ayette bu nehiy açık şekilde geçti:

" ولا تركنوا الى الذين ظلموا فتمسكم النار وما لكم من دون الله من اولياء ثم لا تنصرون"

“Zalimlere meyletmeyin ve onlarla beraber olmayın, yoksa cehennem ateşi size dokunur. Nitekim Allah dışında dostunuz ve yardımcınız yoktur, ondan sonra zaferi elde edemezsiniz.”

Bu hizb hikmeti ve güzel üslupları kullanacak, sırf fikri tartışmalara başvuracak, delil ve güzel öğüdü yol edinecek ve en güzel şekilde cedelleşme yapacaktır. Nahl Sûresi 125. ayette bunlar şöyle beyan edildi:

ادع الى سبيل ربك بالحكمة والموعظة الحسنة وجادلهم بالتي هي احسن"

Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et ve en güzel şekilde onlarla cedelleşme yap.”

Bu hizb mensupları, kâfirlere karşı güçlü ve müminlere karşı yumuşak olurlar, batıla karşı susmaz ve hakkı söylemekten çekinmezler. Aynı anda Allah’ı her şeyden üstün tutup çok severler. Maide Sûresi 54. ayette onların sıfatları gösterildi:

" ياايها الذين آمنوا من يرتد منكم عن دينه فسوف ياتي الله بقوم يحبهم ويحبونه أذلة على المؤمنين اعزة على الكافرين يجاهدون في سبيل الله ولا يخافون لومة لائم "

Ey iman edenler, kim dinini terk ederse (herhangi bir şekilde taviz gösterirse), (bilin ki) Allah öyle insanların topluluğunu meydana çıkartacak ki Allah onları sevecek, onlar da Allah’ı sevecekler, onlar müminlere karşı yumuşak ve kâfirlere karşı kuvvetlidirler, Allah’ın uğrunda cihad ederler ve mücadele ederler, dinlerini açıklamada ve hakkı söylemede hiç bir kimsenin kınamasından çekinmezler.

Bu hizbin mensupları birbirlerine karşı merhametli, kâfirlere karşı şiddetli olurlar. Allaha çok bağlanırlar, sürekli ibadet yaparlar, namazlarını muhafaza ederler ve o kadar namaz kılarlar ki iman yüzlerinde ve simalarında görülür. Aynı anda çalışmalarında sadece Allah’ın rızasını, fadlını hedef edinirler. Bu fadl ise Allah’ın yardımı ve zaferidir. Fetih Sûresi 29. ayette Allah bu hizbin başkanını ve mensuplarını şöyle vasıflandırdı:

" محمد رسول الله والذين معه اشداء على الكفار رحماء بينهم تراهم ركعا سجدا يبتغون فضلا من الله ورضوانا سيماهم في وجوههم من أثر السجود"

Muhammed Allah’ın Rasulüdür ve onunla beraber olanlar kâfirlere karşı şiddetli ve müminlere karşı merhametlidirler. Sürekli rüku ederek ve secde ederek namaz kıldıklarını görürsün. Allah’ın rızası ve ondan fadlı gaye edinirler. İman secde izlerinden dolayı yüzlerinde belli olur”.

Bu hizb siyasi olur, çünkü İslam’ı insanlara benimsettirmeye ve kavratmaya çalışıyor, toplumda hakim kılmak istiyor, bunu gerçekleştirmek için düzenini kurmaya çalışıyor. Ayrıca marufu emretmek ve münkeri nehyetmek siyasi bir çalışmadır. Çünkü başta yöneticileri marufla emreder ve münkerden nehyeder.

Ruhani taraf Allah Celle Celaluhu ile alakayı idrak etmektir. Ama bu partinin çalışması Allah Celle Celaluhu ile alakayı idrak ederek dünyaya Allah’ın hakimiyetini yerleştirmeye çalışır. Böylece bu parti ruhani siyasi bir çalışma yapmaktadır. Bu nedenle Allah böyle bir partiye mensup olanların felaha kavuşanlar olduklarını gösterdi. Felah ise başarıdır. Bunlar hem dünyada felaha kavuşurlar hem kâfirlere karşı zaferi elde ederek er ya da geç başarılı olurlar hem de ahirette felaha kavuşurlar; cenneti elde ederek başarılı olurlar. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurdu:

" إنا لننصر رسلنا والذين آمنوا في الحياة الدنيا ويوم يقوم الأشهاد"

Muhakkak, biz Rasullerimizi ve iman edenleri hem dünya hayatında hem şahitlerin kalktığı gün ( kıyamet günü) de muzaffer kılacağız. (Mümin 51)

Zira Maide Sûresi 56. ayette Allah’ın hizbi vasfına sahip olanların galip gelecekleri bildirildi. Mücadele Sûresi 22. ayette Allah’ın hizbi vasfına sahip olan partiye mensup olan kimselere Allah’ın verdiği şeyler şöyle gösterildi. İmanlarını kalplerinde yerleştirdi ve onları sabit kıldı, kendi tarafından bir ruhla, bir güçle ve kuvvetli hüccet ve delillerle onları destekledi, ahirette ise onları Cennete sokacaktır, ayrıca Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah’tan razı oldular. Allah’ın rızasından başka şey istemezler, onlar felaha kavuşanlardır.

Ayette " منكم" “minkum” “sizden” ifadesinin manası Müslümanlardan bir kısım demektir. Bu neden farz-ı kifaye olur. Buna göre Müslümanların İslam’a dayalı en az bir siyasi partiyi kurmaları farzdır. Çünkü emir sigası geçti: “bulunsun” ve bir karine geçti o ise; “felaha kavuşanların ta kendileridir.” Ayrıca bunu destekleyen başka deliller; Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ferdi olarak çalışmadı. Siyasi bir parti kurdu, o ise sahabelerin hizbidir. Nitekim yukarıda gösterdiğimiz Yusuf Sûresi 108. ayette “ben ve benimle beraber”, Hud Sûresi 112. ayette “sen ve seninle beraber” Bakara Sûresi 214. ayette “Rasul ve onunla beraber olanlar Allah’ın zaferi ne zaman gelecek...”, Fetih Sûresi 29. ayette “Muhammed Allah’ın Rasulüdür ve onunla beraber olanlar ...” denilince bir cemaat kast ediliyor. Buna göre Müslümanların Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in hizbi gibi hizb kurmaları gerekir.

Eğer bir parti İslam’ı hakim kılabilirse diğerlerinden sakıt olur. Yoksa diğer Müslümanların ona katılması gerekir. Ta ki bu farz yerine getirilinceye kadar herkese bu farz devam eder. Ayrıca bir çok siyasi İslami parti kurulabilir. Çünkü sizden “bir ümmet bulunsun” mefhumundan en az bir parti bulunsun anlamı çıkar. Bunun manası bir çok parti de olabilir demektir. Bir ümmet (grup) nakire olarak geçti, nakire ifadesi geçince bir cinsi gösterir. Burada ise parti cinsini belirler. Bunun manası bu cinsten ve tipten (ayette gösterilen işleri yapacak siyasi İslami parti cinsinden) birçok parti olabilir. Bunu destekleyen tefsir etmek istediğimiz Al-i İmran’da gelecek olan 105.ayettir.

ولا تكونو كالذين تفرقوا واختلفوا من بعد ما جاءهم البينات وأولئك لهم عذاب عظيم (105)

“Kendilerine açık deliller geldikten sonra ayrılığa düşüp ihtilaf edenler gibi olmayın. İşte onlar için pek büyük azap vardır.“ (105)

Bunun mefhumu da bir çok parti kurulabilir, fakat bunlar yahudiler ve hiristiyanlar gibi bölünmeyecekler ve ihtilafa düşmeyecekler olarak anlaşılır. Nitekim Yahudiler ve hiristiyanlar dinin temellerinde ihtilafa düşüp bölündüler. Akaidleri ve inançları farklı oldu. İşte Müslümanlar bu şekilde ihtilafa düşmeyecekler ve bölünmeyecekler; İslam‘a davet edecek, İslam‘a dayalı bir çok parti kurma müsaadesi alırken akaid ve inançlarda ihtilafa düşmüyecekler ve bölünmeyecekler. Allah’ın vahdaniyetine ve rububiyetine, meleklerine, Hz. Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Selleme ve sair Rasul ve nebilerine, Kur’an ve içerdiği bütün ayetlerine ve diğer indirdiği kitaplara, ahirete, kaza ve kaderin hayrı ve şerrin Allah‘tan olduğuna inanacaklar. Bütün Müslümanlar bunda ittifaktadırlar. Buna inanmayan Müslüman değildir, kesinlikle kâfirdir ve kendisi için AllahCelle Celaluhu büyük bir azap hazırladı.

Delili kesin olmayan veya delaleti ve manası kesin olmayan ayetler ve hadislerde değişik ictihatlar çıkarabilirler. Siyasi partiler İslam akidesine dayalı olarak siyasi çalışma yapabilmek için belli ictihatları benimsemelidir. Zira İslam‘daki yönetim, iktisat, iç ve dış siyasetle ilgili ahkamı benimsemeye muhtaçtır. Bu nedenle bunlarla ilgili belli içtihatları benimsemesi gerekir.

 Fakat Allah’ın kitabında İslam akaidi ve inançları dışına çıkmak küfürdür. Bu asırda laiklik, demokrasi, komünizm ve sosyalizm gibi küfür inançlarını ve sistemlerini benimsemek küfürdür. Bunları benimseyenler için büyük azab vardır. Gelecek ayetlerde gösterildiği gibi kıyamet gününde yüzleri kara ve cehennemde kalıcı olacaklardır. Ama Allah‘ın hizbi vasfına sahip olan hizbin mensupları Allah’ın rahmetine kavuşacak ve cennette kalıcı olacaklardır.


Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış

Yorum Yaz