HİLÂFET’İN YOKLUĞUNDA İSLÂMİ EĞİTİM REHBERLİĞİ

Burhan Ercan

Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

لَا حَسَدَ إِلَّا فِي اثْنَتَيْنِ: رَجُلٌ آتَاهُ اللَّهُ مَالًا، فَسَلَّطَهُ عَلَى هَلَكَتِهِ فِي الْحَقِّ، وَرَجُلٌ آتَاهُ اللَّهُ حِكْمَةً، فَهُوَ يَقْضِي بِهَا وَيُعَلِّمُهَا

“Yalnız şu iki kimseye gıpta edilmelidir; biri, Allah’ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse, diğeri, Allah’ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına öğreten kimse.”[1]

Enes RadiyAllahu anh’dan Rasulullah’ın şöyle söylediği rivayet olunur:

“Allahım! Beni, beni öğrettiğinle faydalandır! Bana faydalı olanı öğret!”[2]

Müslümanlar, İslâm'ın bilgiye ve bu bilgiyi başkalarına öğreten kişiye yüksek statü vermesinin önemini anlamışlardır. Elhamdulillah, bu anlayış ümmette çok canlı. Medreselerde, İslâmi okullarda ve ümmetin fertleri tarafından kurulan kurumlarda çalışan birçok öğretmeni gözlemlediğimizde, pek çok Müslüman’ın bu asil görevi yerine getirmek ve ilk hadiste anlatılan kişilerden olmak istediğini görüyoruz.

İkinci hadis ile ilgili olarak, belirtmek istediğim nokta  وَارْزُقْنِي عِلْمًا تَنْفَعُنِي بِهِ“ve bana faydalı olanı ver.” sözleridir. Bu hadis bize, ilmin amel ile bağlantılı olduğunu ve ilmin amacının eylemlerimizi etkilemek olduğunu söylüyor. Başka bir deyişle İslâm'da ilim, onu günlük yaşamımıza uygulamamızı mümkün kılacak şekilde alınır.

Konumuza dönecek olursak, çoğumuz, İslâmi eğitim alan gençlerimizin bilgiyi “günlük hayatlarında” tatbik etmelerinin mümkün olup olmadığı konusunda endişeler duyuyoruz. Bu konuya iki açıdan bakmalıyız; birincisi günlük yaşantılarının gerçekliği ve ikincisi, onları nasıl eğittiğimiz.

Her şeyden önce onların “günlük yaşamları” ebeveynlerimizin veya onların ebeveynlerinin günlük yaşantılarına benzemez. Günlük yaşamları, bizlerin büyüdüğü zamanlardaki gibi de değildir. Gençliğimizin bugün karşı karşıya kaldığı baskı ve etkiler, dinlerine olan bağlılıklarına çok ciddi zararlara sebep olma potansiyeline sahiptir. Dünyanın neresinde yaşıyor olurlarsa olsunlar, bozulmuş fikir ve İslâm karşıtı propagandaların her yönden gençlerin etrafını sardığını ve çoğunlukla bu olumsuzlukların internet üzerinden sadece bir düğme kadar uzak olduğunu anlamamız gerekir. Bu büyük bir tehlike oluşturmakta ve verdiğimiz İslâmi eğitimin gençliğimizin karşı karşıya kaldığı sorunları çözdüğünden emin değilsek, gençlerimizde dinleriyle ilgili şüpheye neden olabilir.

Bu yüzden İslâm eğitimini verme yöntemimizin çocuklarımızda istediğimiz sonuçları elde etmek için yeterli olup-olmadığını düşünmemiz gerekiyor. İslâmi okullarda, medreselerde ve kurumlarda kullanılan mevcut yöntemlere baktığımızda kendimize şu soruları sormamız lazım:

Çocuklarımıza sadece namazın nasıl kılınacağını, abdestin nasıl alınacağını, Kur’an'ın nasıl okunacağını ve İslâm’ın birkaç ibadetini, ahlakını ve kurallarını öğretmek yeterli midir? Karşılaştıkları muazzam İslâm karşıtı söylemlere ve diğer ifsat edici fikirlere karşı koyup onları çürütebilmeleri için bu yeterli midir?

İslâm'ı, diğer okul dersleri ile birlikte öğretme şeklini muhafaza etmeli miyiz? Dini yaşamın her alanında bireyler, topluluklar ve devlet düzeyinde yüz yüze kaldığımız her problem için uygulamanın gereğini oluşturmaktan ziyade, İslâmi bilgileri basitçe iletmeli böylece İslâm ile günlük yaşam arasında onun modern dünya ile alakasız olduğunu görmek için bağlantı kurulmasını mı sağlamalıyız?

Hükümetlerin, modernleşme ve aşırılığa karşı koyma iddiasıyla İslâm'ın öğretilerini seküler hâle getirmek için İslâmi kurumlara yaptığı baskıları kabul mü etmeliyiz?

Yukarıdaki tüm sorulara verilen yanıtlar mutlaka şöyle olmalıdır: “kesinlikle HAYIR!”

Kardeşler, eğer yukarıdaki soruların cevabının “Hayır” olduğu konusunda anlaşabilirsek, bir sonraki adım İslâmi eğitimin amacının ne olması gerektiği konusunda derin düşünmek olacaktır.

İslâmi eğitim, sadece İslâm ahlakı hakkında bilgi vermek ve birkaç İslâmi değer kazandırmak için değil, düşünce ve davranışta İslâm şahsiyeti oluşturmak ve karşılaştıkları zorluk ne olursa olsun, İslâm’ı günlük yaşantının her yerinde uygulamak için gerekli tüm araçları kullanan güçlü bireyler oluşturmak için tasarlanmıştır. Bu ise gencin, İslâm'ı; gerici, baskıcı, medeniyetsiz, sefalet ve huzursuzluğa sebep olan bir yolmuş gibi sunan İslâm karşıtı söylemler ile sürekli olarak saldırı altına olduğu zamanlarda bile, güçlü kalabileceğini ve İslâm’dan gurur duyabileceği anlamına geliyor. Öte yandan gençliğimizin, Batılı liberal değerlerin adil ve uygar olduğu söylemine inanmamalarını ve mutluluk, refah ve başarı yolu olmadıklarını ve böylece laik değerler hakkındaki aldatıcı yorumların görülebilmesini ve anlaşılmasını sağlayacaktır.

Amacımız şu ayeti içselleştiren gençlik üretmektir:

 

كُنتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللّهِ

“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah'a inanırsınız.”[3]

Doğru İslâmi eğitim ile bu ayet, çevrelerindeki dünyaya bakışlarını öyle bir değiştirecektir ki, yalnızca İslâmi nitelikleri değil, düşünce, davranış ve arzularını gözlemlediğimizde bunların komple değiştiğine tanık olacağız. Bu nedenle, İslâmi eğitimle biz; İslâm’a sarılan, İslâm'ı savunan, İslâm'ı dünyaya taşıyan ve Hilâfet’in kurulması yoluyla onun kapsamlı bir şekilde uygulanması için çalışan Müslüman gençleri inşa etmeye çalışmalıyız. İnsanlığın karşı karşıya kaldığı tüm sorunları anlayan, ümmetleri ve insanlığı zulümden kurtarmak ve İslâm dini aracılığıyla onlara iyilik ve adalet getirmek konusunda büyük bir sorumluluk duyan bir gençlik yetiştirmeliyiz.

Kardeşlerim, şimdi sizlere gençlerimizi eğitirken, yukarıdaki amaca ulaşmak için ele alınması gereken altı önemli kavramı sunmak istiyorum.

1-Eleştirebilme düşüncesini geliştirme

İlk iş eleştirebilme düşüncesinin inşasıdır. Eleştirel düşünme, çevremizdeki dünyayı inceleme yeteneğidir ve derin çalışma ve açık deliller bununla ilgili doğru kararlar vermeyi sağlar. Kur’an, defalarca, müminleri, doğru düşünmelerini sağlamak için konular hakkında derin düşünmeye yönlendirir. Bu, Allah'ın varlığının ve İslâm'ın hakikati hakkındaki deliller üzerine düşünmeyi içerir. Allah Subhanehû ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَاخْتِلَافِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَا أَنزَلَ اللَّهُ مِنَ السَّمَاء مِن رِّزْقٍ فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَتَصْرِيفِ الرِّيَاحِ آيَاتٌ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ

Gece ile gündüzün ard arda gelip-değişmesinde, Allah'ın gökten bir rızık indirip de yeryüzünü ölümünden sonra onunla diriltmesinde ve rüzgârları (belli bir düzen içinde) çevirip-yöneltmesinde aklını kullanabilen bir kavim-topluluk için ayetler vardır.”[4]

Gençlerimiz içinde eleştirel düşünceyi inşa etmemiz öylesine önemli ki böylece onlar çevrelerindeki tüm bilgileri anlamlı hâle getirebilecek ve gerçeği yalanlardan ayırt edebileceklerdir. Bu düşünce tarzı, gençliğimizin çevrelerindeki her şeyi derinlemesine sorgulaması ve düşünmesi için sürekli olarak teşvik ettiğimizde gelişecektir. Onlara sunulan fikirler, iddialar ve bakış açıları üzerinde düşünülmeliler. Daha sonra bu fikirlerin, iddiaların ve görüşlerin dayandığı kanıtların sağlamlığını dikkatli bir şekilde inceleyerek bunları kabul veya reddetmeye karar vermelidirler. Dahası, çocuğun yaşına ve anlayış düzeyine bağlı olarak farklı açılarla argümanlar onlara sunulmalı ve daha sonra konunun doğruluğuna ulaşmak için her birinin kendi açısından değeri gösterilmelidir. Bu düşünce tarzı gençlerin sadece kendilerine güvenmeleri noktasında yardımcı olmaz, aynı zamanda İslâm'ı savunmalarını sağlar. Mesela, İslâm'ın, kadınları ezdiği baskılar yaptığı varsayılan iftiralar karşısında, İslâm'ın koyduğu, kadınların nesneleştirilmesini ve sömürülmesini yasaklayan asil kurallarının da farkında olacaklardır. Kadınlara hiçbir şekilde koruma sağlamayan ve mümkün olan her şekilde onu kullanma yolunu açanın, liberal yaşam biçimi olduğunun farkında olacaklardır. Genç Müslümanlarda eleştirel düşünme biçimini geliştirmek, İslâmi düşünce ve görüşlerde kanaat oluşturma ve İslâmi tavır ile birlikte İslâmi şahsiyeti şekillendiren İslâmi zihniyetin oluşturulmasında önemli bir adımdır.

2-Allah'ın varlığı ve Kur’an'ın Gerçeği Üzerine Kanaat Oluşturmak

İkinci olarak, gençliğimizde mutlak bir inançla, Allah'ın varlığı ve Kur’an'ın O’nun sözü olduğu gerçeğini ortaya koyarak, İslâm'ın hakikati hakkında şüphe duyulmamasını sağlamaktır. Gerçekten de, Allah'ın bize söylediği gibi, her inanan için bu bir zorunluluktur:

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ لَمْ يَرْتَابُوا

Mü’minler ancak onlardır ki, Allah’a ve O’nun Rasulü’ne iman ettiler. Sonra da şüpheye düşmediler…”[5]

Laikliğin egemen olduğu günümüz dünyasında din birçokları için alay konusu olmuştur. Müslüman çocuklarımızın bu kirli tuzağa düşmelerini önlememiz gerekir. Çocuklarımız İslâm'ı kınamak için yapılan saldırılara karşı koyabilmeli ve bunu korkmadan yapmalı ve dinlerinde sağlam durmalılar. Çocuklarımıza bir Allah’ın varlığını ve Kur’an’ın O’nun sözü olduğunu ortaya koyan somut akli kanıtları %100 kesinlikle sağlamamız gerekiyor. Müslüman gençlerde İslâmi akidenin gerçeğini mutlak bir inançla kurarak, İslâm'ı; ebeveynlerinden miras kalan bir şeyden, aklıyla ikna olan, yaşamla ilgili doğru cevaplara sahip olan ve böylece tüm düşüncelerini ve eylemlerini tanımlayan olarak öğretmiş oluruz.

İnanç konusunda kesinlik kazanacak şekilde eğitim verdiğimizde, Allah’ın izniyle İslâm'ın diğer tüm kavramlarının alınması ve içselleştirilmesi sağlanacaktır. Cennet ve cehennem inancı, hayatın gerçek amacı ve her eylem için Allah Azze ve Celle’ye hesap verileceğini, rızık ve ecel (rızkın tayini ve yaşam süresini belirleyenin sadece Allah Subhanehû ve Teâlâ olduğu) ve diğer konular zihinlerinde açık gerçekler hâline gelecektir. Fakat İslâmi kavramların, düşüncelerini, duygularını ve eylemlerini şekillendirecek bir şekilde verildiğinden emin olmamız gerekir. Böylece İslâm, yaşamındaki tüm konuları yargılamak için mikyas hâline gelir. Amaç, İslâmi inancından emin olan ve düşünce ve davranışları yalnızca İslâm'a dayanan İslâmi şahsiyete sahip Müslüman gençlik oluşturmaktır.

3-Cennet için Özlem Duymalarını Sağlamak

Üçüncü olarak, Müslüman çocuklarımızın cennet için özlem duyması ve bu dünyanın geçiciliğinin farkındalığının oluşması, aynı zamanda ahiret ile karşılaştırıldığında bu hayatın zevklerinin ne kadar az olduğunun anlaşılmasını sağlamaktır. Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

مَا الدُّنْيَا فِي الْآخِرَةِ إِلَّا كَمَثَلِ مَا يَجْعَلُ أَحَدُكُمْ إِصْبَعَهُ فِي الْيَمِّ ، فَلْيَنْظُرْ بِمَ تَرْجِعُ

 “Ahiretin yanında dünyanın durumu, sizden birinin parmağını denize daldırıp çıkarması gibidir. Parmağı (denizden) ne çıkardıysa (ahiretin yanında) dünya işte odur.”[6]

Başarı ve mutluluğun materyalizmle bağlantılı olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bu ise ne kadar fazla mülk sahibi olursak, o kadar mutluluk duyacağız demektir. Gençlerimiz bu ifadeden mesajın ötesini görebilmelidir. Kur’an ve Sünnet’te bol miktarda deliller ile cennetin şahane lezzetlerini anlatarak gençleri İslâmi yükümlülükleri yerine getirmek için motive etmeye ve sarsılmadan yasaklarından uzak durmalarını sağlamalıyız. Bu, özellikle İslâmi bazı eylemlerin zor olduğunu gördüklerinde ya da hepimizde olduğu gibi onlara bağlı kalmakta sıkıntılar yaşandığında önemlidir. Onları, yüreklerinin isteyebileceği, akıllarının hayal edebileceği her şeyin ve daha fazlasının ahirette verileceğinden haberdar etmemiz lazım! Bu kavramı öğretirken, gençliğimizin dinlerine zarar verebilecek bu hayatın çekiciliğine teslim olmaması gerektiği düşüncesini Allah’ın izniyle onlarda sağlamış olacağız. Bu İslâm’ın kurallarına uymalarında, karşılaşabilecekleri zorluk ve baskılara karşı dayanmalarında ve İslâmi yükümlülüklerinde sadık kalmalarında onlara yardımcı olacaktır.

4-İslâm'ı bir Din olarak Anlamak ve Onun Kültür ve Tarihinin Ehemmiyetini Anlamak

Dördüncü olarak, gençliğimizde, hayatın her alanında -ruhsal, ahlaki, sosyal, politik, hukuk, eğitimsel, ekonomi ve daha fazlası- günümüzdeki temel sorunlara ilkeler, yasalar ve çözümlerle kapsamlı bir din anlayışı inşa etmektir. Allah Subhanehû ve Teâlâ şöyle buyurdu:

مَّا فَرَّطْنَا فِي الكِتَابِ مِن شَيْءٍ

“Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık…”[7]

Gençlerimiz yoksulluk, adaletsizlik, siyasi yolsuzluk, ırkçılık, işgal, soykırım, azınlıklara karşı zulüm, kadınlara şiddet, suç, mülteci krizi gibi bugün insanlığın yüz yüze kaldığı birçok sorun hakkında İslâmi çözümleri öğrenerek onların bu fikri gözlerinin önünde canlandırabilmelidir. Geçmişte Hilâfet'in, İslâm yönetimi altında nasıl bu gibi sorunları çözdüğünü anlayarak, büyük İslâm tarihinden gurur duyabilmelerine ihtiyacımız var. Seküler dünyada, İslâm yok edilmesi gereken bir şey olarak gösteriliyor. Bugünkü dünyada her zamankinden daha fazla dine ihtiyaç olduğu için gençliğimizi dine güven duymalarını sağlayarak yetiştirmemiz hayati önem taşımakta. Bu nedenle, gençliğimize İslâm’ın farklı nizamları hakkında ve onları mevcut sistemin sorunlarını İslâm’ın çözeceği konusunda bilgilendirmeliyiz. Örneğin İslâm'ın, sadece ekonomik ilke ve yasalarla yoksulluğu ortadan kaldıracak bir ekonomik sisteme sahip olduğunu anlamalarını sağlayabiliriz. Mesela malların etkili dağılımını sağlamak; bir devlette yatırım, iş oluşturmayı ve refahı teşvik eden düşük ve adil bir vergi sisteminin uygulanması; kitleleri yoksullaştırırken, azınlığın elinde zenginlikleri yoğunlaştıran değerli doğal kaynakların özelleştirilmesinin ve faizin yasaklanması gibi hususlar onların nezdinde netleştirilmelidir. Bunun yanı sıra, bu sistemin Hilâfet’in eski dönemlerinde uygulandığında, Kuzey Afrika ve Irak gibi yerlerde yoksulluğu nasıl ortadan kaldırıldığını örnek vererek gösterebiliriz.

5-Laik Liberal Yaşam Cazibesinin Sökülüp Atılması 

Beşinci nokta, gençliğimizin gözünde laik liberal yaşam biçiminin cazibesini ortadan kaldırmak ve onların İslâm karşıtı söylemleri görmelerini sağlamaktır. Dünyada karşılaştığımız sorunların sebebi İslâm'ın olmadığını, liberalizm, milliyetçilik ve demokrasi gibi değerler olduğunu ve insan yapımı kapitalist laik sistem olduğunu gençlerimize anlatmalıyız. Sorunları incelemeliyiz ve alkol ve uyuşturucu istismarı, kadına yönelik cinsel istismar, bencillik ve bencillik gibi sorunların, laik yaşam biçiminin doğrudan bir sonucu olduğunu göstermeliyiz. Terörizm kavramını yıkmamız ve bunun bozuk İslâmi ideoloji değil, Batı müdahalesinin ve Müslüman dünyasındaki devam eden sömürge savaşlarının sonucunda ortaya çıkan öfkenin bir sonucu olduğunu açıklamalıyız. Yine ırkçılık mefhumunu tartışabiliriz; bunun, İslâm'ın öğretilerine yabancı bir mefhum olan ve sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem tarafından çürümüş olarak nitelendirilen bir kavram olduğunu açıklamalıyız.

6-Dinlerine, Ümmetlerine ve İnsanlığa karşı Sorumluluk Duygusu Oluşturmak

Son olarak kardeşlerim, gençlerimiz arasında dinine, ümmetine ve insanlığa karşı sorumluluk bilinci oluşturmamız gerekiyor. Gençlerimizin şu sözlerle gelen sorumluluğunu gerçekten anlamalarını sağlamalıyız:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ

Ey iman edenler. Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman Allah'a ve Resulüne icabet edin. Bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve siz mutlaka O'nun huzurunda toplanacaksınız.”[8]

Allah, müminleri “İnsanlığa Şahitler” olarak tanımlamıştır. Gençliğimizin, bu kavramı, İslâm’ın insanlığın işlerini etkili ve adil bir şekilde organize edebilen alternatif yaşam biçimi olarak sunmanın yanında; çevrelerindeki İslâm dışı değerlerin yanlışlığını göstererek ve bununla mücadele ederek cisimleştirmeye ihtiyacı vardır. Günümüzde Müslüman gençlerin, dünya çapında ümmetin karşı karşıya kaldığı ezilmeye karşı koymak ve kapitalizmin sadece kendi sorun ve ihtiyaçlarıyla ilgilenmek için doyurduğu bireyselci yaklaşımdan uzak durmak gerektiği noktasında büyük bir sorumluluk içinde olduklarını anlamalarına ihtiyacımız var. Dine hakaret edildiği veya saldırıldığı zaman korumak için önemli görevlerinin olduğunu bilmelerine ve Allah'ın sistemi olan davayı insanlığa taşıyacak, onları beşerî sistemler ve yasalar altında yaşadıkları zulümden kurtaracak Hilâfet'i, sahip oldukları her şeyle yeniden kurmak için çalışmalarına ihtiyacımız var. Bu nedenle amacımız, İslâm çağrısının bu dinin en önemli yükümlülüklerinden biri olduğunun farkına varan Müslüman gençleri oluşturmaktır. Bu, İslâm'ın yalnızca hayatlarının bir parçası değil, yaşamlarının merkezi olacağı anlamına gelir. Tıpkı Peygamber efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Hatice RadiyAllahu Anhâ’ya söylediği gibi لا راحة بعد اليوم يا خديجة Bugünden itibaren, rahat yok.”

Kardeşlerim, ortaya koyduğum bu altı maddeyi İslâm eğitimi müfredatı içeriğine dahil etmek, gençlerimizin İslâmi kimliğini inşa etmeye, korumaya ve Müslüman gençler yetiştirmemize yardımı olacaktır. Bugün dinleriyle ilgili karşı karşıya kaldıkları tüm büyük zorluklarla inançlı ve akıllı bir şekilde baş etmeye hazır olacaklardır. Bununla birlikte, İslâmi okullar ve kuruluşlar inşa etmenin, bu ümmeti eski ihtişamına geri getirmeyeceğini ve bu dini bu dünyada olması gereken otorite konumuna getirmenin bir yolu olmadığını her zaman hatırlamak gerekir. Toplumlarımızda ve topraklarımızda çocuklar arasında İslâmi şahsiyetler kurmanın yolu da bu değildir. Onlar, bozuk, İslâm karşıtı kapitalist liberal değerler ve yaşam tarzı ile yönetiliyorlar. Laik hükümetlerin müdahaleci politik gündemlerine ve liberal medyanın yozlaşmış fikirlerine maruz kalırken, gençlerimizdeki İslâmi kimliği korumaya çalışmak zor bir mücadeledir ve bu mücadeleyi verirken karşı karşıya kaldığımız tüm engel ve zorlukları da biliyoruz. Başta da değindiğim gibi gençlik için asil İslâmi vizyonu gerçekleştirmenin tek yolu, bu ümmetin ve çocuklarının İslâmi kimliğinin toplumun her kesiminde oluşmasını sağlamak için tüm gücünü kullanarak eğitim müfredatı, eğitim kurumları ve medyayı kullanarak onları koruyan bir devlet kurmaktır. Bu, Rasulullah’ın metodu üzere Râşidî Hilâfet Devleti'nden başkası değildir.

Yani kardeşlerim sizleri, bugün Müslüman gençliğimizin İslâmi eğitimi için yaptığınız tüm gayretlerimizin yanı sıra, bu muhteşem devleti bir kez daha topraklarımıza geri döndürmek için çabalamaya ve bu asil çalışmaya öncelik vermeye çağırıyoruz. Makalemi Allah Azze ve Celle’nin güzel sözleriyle sonlandırıyorum:

وَقُلِ اعْمَلُواْ فَسَيَرَى اللّهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ وَالْمُؤْمِنُونَ وَسَتُرَدُّونَ إِلَى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ

“De ki: Çalışın amellerinizi Allah da Resulü de müminler de görecektir. Sonra görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz. O da size yaptıklarınızı haber verecektir.”[9]



[1] Müslim

[2] Nesai ve Hakim

[3] Ali İmran Suresi 110

[4] Câsiye Suresi 5

[5] Hucurat Suresi 15

[6] Hakim, Müstedrek

[7] Enam Suresi 38

[8] Enfal Suresi 24

[9] Tevbe Suresi 105


Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış

Yorum Yaz