EŞLERİMİZLE ALLAH YOLUNDA OLABİLMEK

Musa Bayoğlu

Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem her konuda olduğu gibi İslâmî bir yuva ve eşler arasındaki ilişkilerde de en güzel örnektir. İslâmî ölçülere önem verilmeyen ailelerin her geçen gün yıkıldığı ülkemizde, rakamlar vahim bir tabloyu gözler önüne seriyor. 2013 yılında yıkılan yuva sayısı 125 bin iken 2014 yılında ise bu sayı artarak 130 bin 913’e yükselmiş durumda. Bu korkunç rakam dünya ve ahiret saadeti ile kurulması gereken, sadece dünya değil ahirete taşınması gereken yuvalardan her gün 359 tanesinin yıkılması anlamına geliyor. Bu resmî rakamlar ve resmî olmayan ilişkiler, bu yuvaların yıkılma sürecinde işlenen cinayetler, annesiz-babasız yetişen çocuklar, huzursuzlukların hat safhaya ulaşması ve daha birçok sorun, Allah ve Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bizleri hayat verene çağırdığı halde icabet etmeyişimizin sonucu olan ağır faturalardır. 

Bu makalemde kerim kardeşlerime eşsiz örnekliğiyle Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in ailesiyle olan ilişkisi, onlara nasıl davrandığı, yardım ettiği, değer verdiği, kırmadan ve severek bütün olumsuzluklara rağmen mutlu bir hayatı nasıl yakaladığı ile ilgili bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyorum. Çünkü her birimiz çobanız ve güttüklerimizden sorumluyuz.

Hanımlar, mümin erkeklere Allah’ın dünyada verdiği en önemli emanetidir. Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuşlardır;

“...Kadınlara karşı hayırhah olun. Çünkü onlar sizin yanınızda emanet gibidirler. Onlara iyi davranmaktan başka bir hakkınız yok, yeter ki onlar açık bir çirkinlik işlemesinler. (Tirmizi)

Saygı erkeğin, sevgi ise kadının ailede en büyük hakkıdır. Erkekler saygıyı beklerken, kadınlar da sevildiklerini eşlerinden duymak isterler. Belki bulunduğumuz çevre, toplumsal algı vb. hususlardan dolayı sevgi sözcüklerini hanımlarımızın istediği şekliyle dillendiremiyoruz. Bir Rasul, bir devlet başkanı Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem ashabı ile otururken bir sahabe “En çok kimi seviyorsun Ya Rasulullah?” diye sorulduğunda herkesin içinde Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in cevabı Aişe olmuştu. Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem en çok eşini sevdiğini herkesin içinde söylüyor ve hanımlara nasıl değer verdiğini, vermemiz gerektiğini bizlere gösteriyordu. Bugün Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in cevabını bir kardeşimiz verse belki bizler bile bu davranışı tuhaf karşılar ya da gereksiz görebilirdik. Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem ise bu davranışı 14 asır önce kadına hiç değer verilmediği bir zamanda öyle bir toplum içinde yapıyor. İyi düşünmek gerek...  

Başka bir rivayette ise Aişe RadiyAllahu Anh annemiz; "Ey Allah’ın Rasulü, beni seviyor musun?” diye sorduğunda; Evet Ya Aişe, tabi seviyorum!” cevabına karşılık, Aişe RadiyAllahu Anh annemizin, “Beni nasıl seviyorsun?” sorusuna Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem içten, samimi ve hayran kalınan bir ifadeyle; Kördüğüm gibi…” cevabını vermiş, açılmayan, çözülmeyen bir sevgi ile eşini sevdiğini söylemişti. Aişe RadiyAllahu Anhâ aldığı bu cevap karşısında çok memnun kalmıştı. Sürekli “Ey Allah’ın Rasulü kördüğüm ne âlemde?” diye soruyor. Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem, her defasında Aişe RadiyAllahu Anhâ’yı memnun eden cevabını veriyordu: “İlk günkü gibi…”

Peki, bizler en son ne zaman hanımlarımıza sevdiğimizi söyledik? Ya da sevdiğimizi en güzel şekilde ifade edebildik? Bu sevgimizi tekrarlamaktan ne kadar usanmadık? Bizim Nebimiz, Rasulümüz SallAllahu Aleyhi ve Sellem her zaman sevdiğini söylemiş ve söylemekten çekinmemiş fiillerinde de sevdiğini göstermiştir.

Sabrın, merhametin, anlayışın, inceliğin, hoşgörünün ve sorumluluğun en güzel uygulamasını fiili olarak gösteren Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem eşi ile birlikte yemek yerken ilk önce Aişe RadiyAllahu Anha’nın yemesini isterdi ve bir şey içilecekse önce Aişe RadiyAllahu Anhâ’ya içirirdi, sonra kendisi içerdi. İçerken de,  Aişe RadiyAllahu Anhâ’nın içtiği yerden içmeye dikkat ederdi. Bir et yemeği yeniyorsa mutlaka Aişe RadiyAllahu Anhâ’nın elindeki parçayı alır, onun ısırdığı yerden kendisi de ısırırdı. Bir hadiste Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem “Bir erkek karısına baktığı, karısı da kendine baktığı vakit Allah her ikisine rahmet nazarı ile bakar ve erkek karısının elini tuttuğu zaman her ikisinin günahları parmakları arasından dökülüp gider.” buyurmuştur.

Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in eşlerine karşı gösterdiği sevginin fiili diğer göstergesi de, onlara zaman ayırması, onları ihmal etmemesidir. Hanımlarıyla oturup sohbet ediyor, onları yetiştiriyor, hâl ve hatırlarını soruyor, şakalaşıyor, hanımlarının düşünce ve fikirlerine vahiy almasına rağmen önem veriyor ve onlarla istişare ediyordu. Allah’ın Rasulü devlet başkanı olması, ibadet hayatı ve insanların sorunlarını çözmek zorunda olmasına rağmen asla ailesini ihmal etmiyordu. Ümmetinden olan biz erkeklere de bir anlamda hayatı ile nasihat ediyordu.

Gecelerde kadınların hakkı vardır diye ibadete kalkarken bile eşinden izin istiyordu. Buna son derece dikkat ediyordu. Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem bir gece “Ya Aişe müsaade eder misin, bu gece Rabbimle beraber olayım?” demiş, Aişe validemiz de: “Yâ Rasulallah! Seninle olmayı isterim fakat senin istediğini daha çok isterim.” demişti.

Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sadece eşlerine değil, kızlarına, hizmetçilerine ve aslında tüm kadınlara güzel davranışı sahabeden bir kişinin şöyle söylemesine sebep olmuştu:

“Peygamberimiz zamanında eşlerimize çok iyi davranmaya başladık. Korktuk ki kadınlar hakkında ayet iner de biz erkekler mahvoluruz diye…”

İyi bir aile reisi olan Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem evinde ailesinin işleriyle kendisi ilgilenirdi. Elbisesini mübarek elleriyle kendisi dikip yamardı. Koyunlarını kendisi sağıyor, ayakkabılarını kendisi tamir ediyor, kendi hizmetini kendisi görüyor ve devesini de kendisi yemliyordu. Hizmetçisiyle beraber yemek yiyip hamur yoğurduğu zamanlar da olurdu. Çarşıdan aldığı malları kendisi taşır, çocuk işlerinde eşlerine yardım ederdi.

Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem eşlerinden uzak kalmadığı gibi onları da mümkün oldukça yanında gittiği yerlere götürürlerdi. Tüm seferlerde mutlaka kura ile hanımlarını yanında götürür, bazı davetlere de hanımları olmadan gitmezdi. Enes RadiyAllahu Anh anlatıyor:

Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i çok güzel çorba pişiren İran’lı bir komşusu yemeğe davet etti. Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem hanımı Aişe’nin de gelip-gelmeyeceğini sordu. Adam kabul etmeyince Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem Aişe olmadığı için gelemeyeceğini bildirdi. Adam üç kere gidip-geldi, Peygamber her seferinde Aişe’siz gelemeyeceğini tekrarladı. Adam “Aişe de gelsin” deyince beraberce gittiler.” (Müslim)

Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem hanımlarının kusurlarını görmezden gelir, iyi huylarını överdi. “Kadın eğe kemiği gibidir, doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Onu bırakırsan eğri olduğu halde istifade edersin.” Buyurarak kadınların fıtratı hakkında ilahi bir bilgi ile sert, haşin davranışlardan uzak durmakla beraber, ilgi ve alakanın hiçbir şekilde kesilmemesi gerektiğini buyurmuşlardı.

Safiye RadiyAllahu Anhâ anlatıyor:

“Rasulullah bir gece yolculuğunda beni devesine almıştı. Yolda uyuklamaya başladım. (Uyumamı önlemek için) bir taraftan beni okşuyor bir taraftan da ‘Hey! Ey Huyey’in kızı ey Safiye!’ diyordu.”

Ailede ancak eşler beraberce taşın altına ellerini koyarsalar sorunları aşmak kolaylaşır, hayat çekilir hâle gelir ve zorluklar aşılabilir. Allah Rasulü ismet sıfatına sahip olsa da eşleri böyle değillerdi. Her ailede olduğu gibi Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in evinde de bazı sorunlar oluyor ve bazen bu sorunlar uzayabiliyordu.

Hicret’in 9. senesinde, İslâm davet ve cihad yoluyla bütün Arap yarımadasını fethetmişti. İslâm Devleti’nin serveti çoğalmış, Müslümanların maddi durumları iyileşmişti. Her türlü imkâna kavuşmuş olmasına rağmen, Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem sade haya­tın­dan ayrılmıyor, mütevazı yaşayışına devam ediyordu. Fakat eşleri ziy­net ve dünya malına karşı meylediyor, zaman zaman Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem etrafında toplanarak: “Bizler de başka ka­dınların istedikleri ziynetleri isteriz!” diyorlardı. Hem zaman zaman yaptıkları kıskançlıkları hem de istekleri Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i üzmüş Meşrebe isimli çardakta 1 ay boyunca yalnız kalmıştı. Bu durum herkes tarafından duyulmuş sahabeler ve hanımları bu durum karşısında endişelenmişler, eşlerini boşamasından korkmuş ve pişman olmuşlardı. Allah Subhanehû ve Teâlâ bu konu hakkında ayet indirmiş, onların dünya malı ile Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in eşi olmaları konusunda tercih yapmalarını istemiş, hepsi Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i tercih etmiş ve Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem eşlerini affetmişti.  

Bir diğer örnekte ise Ömer RadiyAllahu Anh ile ilgili. Ömer RadiyAllahu Anh halifedir, devlet başkanıdır. Adamın birisi, bazı davranışlarından dolayı rahatsız olduğu hanımını şikâyet etmek üzere gelir, halifenin huzuruna çıkmak ister. Kapının önüne oturur ve Ömer RadiyAllahu Anh’ın çıkmasını bekler. Derken içeriden bir gürültü kopar. Ömer RadiyAllahu Anh’ın hanımı, koca halifeye bağırıp çağırmaktadır, fakat Ömer RadiyAllahu Anh ağzını açıp da hanımına tek kelime bile söylememektedir. Bu hali gören kapıdaki adam boynunu büküp: “Bütün hiddetine ve izzetine rağmen, üstelik de Mü’minlerin Emîri iken Ömer’in hali böyle olursa, benim halim nice olur?" diyerek kalkıp gitmeye yeltenirken Ömer RadiyAllahu Anh dışarı çıkar. Adamın arkasından: "Hayrola, derdin neydi" diye seslenir. Karşısında birden bire Ömer RadiyAllahu Anh’ı gören adam der ki: "Ey Mü’minlerin Emîri! Hanımımın kötü huylarını ve bana karşı haddini aşıp ileri gittiğini size şikâyet etmek üzere gelmiştim. Fakat hanımınızın size karşı olmadık sözler söylediğini duyunca vazgeçip geri döndüm ve kendi kendime dedim ki: ‘Mü’minlerin Emîri hanımıyla böyle olunca, benim derdime nasıl deva bulacak?"

Bu sözleri dinleyen Ömer RadiyAllahu Anh, adama şunları söyler: "Kardeşim, eşimin benim üzerimdeki hakları sebebiyle ona tahammül etmeye çalışıyorum. Zira o benim hem aşçım hem fırıncım hem çamaşırcım hem de çocuklarımın sütannesidir. Hâlbuki o bütün bunları yapmak zorunda değildir. Üstelik gönlümün harama meyletmesine engel olan da odur. Bu sebeple onun yaptıklarına katlanıyorum." Adamcağız, "Ya Mü’minlerin Emîri!" der, "Benim eşim de aynen öyle." Bunun üzerine Ömer RadiyAllahu Anh şu güzel dersi verir ve gönderir: "Haydi kardeşim, eşine katlanmaya bak! Hayat dediğin göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor.”

Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem en iyi aile reisiydi ve yumuşak huyluydu ama aynı zamanda ailesini cehennem ateşinden korumaya çalışan bir eşti. Ailede erkeğin kadınlar üzerinde yönetici olduğunu, idarede istişare ederek de olsa kararların erkek tarafından alınması gerektiğini bizzat uygulayarak gösteriyordu. Hanımlarının dünya hayatı namına isteklerine karşılık sade bir hayatı benimsiyor, eline büyük ganimetler geçtiği zaman dahi bunları İslâm’a hizmet yolunda harcıyor, ailesine ancak yetecek kadar nafaka sağlıyordu. Bununla da onların sade hayat ile Müslümanlara örnek olmalarını istiyordu.

Müslüman her işte olduğu gibi evlenirken de, evlilik hayatını devam ettirirken de sadece ve sadece Allah'ı razı etmeyi hedeflemeli ve bu gayeyi bir an olsun aklından çıkarmamalıdır. Nefsini tatmin etmek, çoluk çocuk sahibi olmak ve benzeri nedenler 2. 3. evlilik nedeni olabilir. Evlenirken Rabbine bir adım daha yakınlaşmayı ve eşi ile birlikte bu zorlu imtihanı aşarak Allah'ı razı etmeyi başarabilmelidir.

Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e ilk vahiy geldikten sonra, korku ve heyecanla evine koştu. Eşi Hatice RadiyAllahu Anhâ’dan üstünün örtülmesini istedi. Bir süre sakinleştikten sonra kalktı ve başından geçenleri eşine anlattı. Hatice RadiyAllahu Anhâ “Ey, Ebulkasım, Allah Teâlâ bizi gözetir. Bu müj­deye sevin ve sebat et. Allah seni asla utandırmayacak­tır. Sen ailene bağlısın, doğru sözlüsün, misafiri tutar ve ağırlarsın, felâketlere karşı yardımcısın.” Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem eşinin bu sözleri ile sakinleşiyordu. Hatice RadiyAllahu Anhâ Varaka’ya olanları anlattığında: “Varakanın canını elinde tutanın hakkı için, eğer bana hakikati söyledinse, ey Hatice, Muhammed’e ge­len daha evvel Musa ve İsa’ya gelmiş olan vahyi ilâhi­dir. Muhakkak ki O bu ümmetin Rasulüdür, O’na söyle, sebat etsin.”

Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e “Ey örtüye bürünen Rasulüm! Kalk ve insanları Allah’ın azabından sakındır...” Müddesir Suresi 1-5 ayetleri indirildiğinde eşi Hatice RadiyAllahu Anhâ annemize: Hatice dedi. Uyku ve istirahat devri artık geçti. Cebrail Aleyhisselâm bana insanları hak dinine, Allah’a ibadete davet emrini getirdi ama kimi davet edeceğim? Kim icabet edecek?” Hatice RadiyAllahu Anhâ, heyecan ve imanla haykırdı: “Ben icabet edeceğim, Ey Muhammed! Herkesten, her insandan evvel beni davet et. İşte ben, sana inana­rak Müslüman oldum. Allah Teâlâ’nın Rasülü olduğunu tasdik ediyor, inandığın Allah Teâlâ’ya inanıyorum.”

Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem en büyük desteği eşinden almış ve kimsenin inanmadığı zamanda önce eşi iman etmişti. Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem bu davaya eşiyle başlamış ve bu yolun rahat olmayan bir yol olduğunu anlatarak önce eşini bu davaya hazırlamıştır. Eşlerimize kördüğüm misali bir sevgiyle, bu yolda rahat olmayan bir anlayışla Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in evini örnek alarak yaklaşabilirsek Allah’ın izni ile bu imtihan kolaylaşacak ve inşaAllah kazananlardan olacağız. Aksi halde dünyayı fethe çıkan dava adamlarının önündeki en büyük engel eşleri olacaktır. Bu engel bekli de aşılması en zor olan engellerdendir. Bu yüzden eşlerimizi yanımıza alarak hem Allah’ın rızasına hem de dünya mutluluğuna erişenlerden olmaya çalışalım.

Son olarak mü’min bacılara da Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu hadislerini hatırlatıyorum:

“Kadın beş vakit namazını kıldığı, Ramazan orucunu tuttuğu, namusunu koruyarak kocasına itaat ettiği zaman ahirette kendisine: ‘Artık dilediğin kapıdan cennete gir’ denilir.(Ahmed)

Kocası kendisinden memnun olduğu halde ölen kadın cennete girecektir. (Tirmizi)


Yorumlar

  1. hasan paşa

    Allah razı olsun hocam harika ve örnek olacak bir yazı

  2. yakup özdemir

    güzel bir yazı olmuş kardeşimizden allah razi olsun rabbimiz bunlarla amil olmayı bizlere nasip etsin

  3. murat genç

    gerçekten cok önemli bır konu kaleme almışsınız. ALLAH C.C. HAYIRLARINIZI KABUL ETSİN İNŞALLAH .

  4. Erkan Aladağ

    Rabbim razı olsun hocam. Rabbim bizlere islam üzere bir yuva kurmayı nasip etsin. Amin

  5. Deniz Özdemir

    Güzel bir yazı olmuş. Bir hayattı güzel geçmesi için eşlerin birbirlerine sabırlı olması gerekir. O ailenin çocukları islami atmosferde yetişmesi gerekir. Bunun için alilelerin kıymetlerini bilmesi gerekir.

  6. Zeki Ergin

    Allah razı olsun.

  7. Ferit Tayboğa

    Allah Sizden Razı Olsun Hocam Bu Yazının İnşallah Bir Çok Gence de Örnek Olur..

  8. ramazan gümüş

    Kaçırılmaması gereken bir yazı Allah razı olsun

  9. Tuba SİVREN

    Harika bir yazı olmuş, Allah razı olsun. dünya hayatının geçiciliğini unutmadan ailece yaşayanlardan olmak duası ile...

Yorum Yaz