Muhammed Mişeniş [Filistin Dayanışma Derneği Başkanı]

Muhammed Mişeniş

Hamd, Allah’adır. Salât ve selâm, Allah’ın Elçisi’ne, ailesine, ashabına ve ona tabi olanlara olsun.

Kıymetli kardeşlerim!

Sizleri İslâm’ın selâmı ile selamlıyorum:

Es-Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu

Öncelikle, zamanlaması, anlamı ve içeriği açısından bu kıymetli konferansı düzenleyenlere teşekkür ediyorum.

Kardeşlerim!

Bugün, İslâm’ı sona erdirmek ve Müslümanları köleleştirmek isteyen canice bir savaşın yaşandığı Aziz Gazze’nin savaş atmosferindeyiz.

Yeryüzünün doğusunda ve batısında Müslüman kardeşlerimiz hedef alınmakta; hiçbir coğrafya bundan istisna değildir.

Onların istediği şey; bu dinden vazgeçmemiz, ondan uzaklaşmamız ve küfür ile zulüm sistemlerine boyun eğmemizdir.

Ama Allah şöyle buyurmuştur:

[يُرِيدُونَ أَنْ يُطْفِـُٔوا نُورَ ٱللَّهِ بِأَفْوَٰهِهِمْ وَيَأْبَى ٱللَّهُ إِلَّآ أَن يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ ٱلْكَـٰفِرُونَ] “Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler hoşlanmasa da, Allah nurunu tamamlamaktan asla vazgeçmez.”[1]

İlk kıblemizde neler olup bittiğine ve Rasulullah Aleyhi’s Salatu ve’s Selam’ın siretine baktığımızda; Allah’ın, Peygamberimiz Hz. Muhammed Aleyhi’s Salatu ve’s Selam’ın o mübarek yerden İsrâ ve Mi’rac yapmasını dilediği amacı araştırdığımızda, Müslümanlar olarak Siyonist projeye ve onun destekçilerine karşı koyma sorumluluğumuzu açıkça idrak ederiz.

Bu proje, ümmeti parçalamakta, birliğini ve kalkınmasını amaçlayan hedef alan her projeyi sabote etmektedir.

Suriye özgürleştiğinde ve öncesinde bu hastalıklı projenin liderlerinin neler yaptığını ve neler söylediğini hepimiz gördük. Mısır’da merhum Cumhurbaşkanı Mursi dönemindeki davranışlarını da gördük.

Katil Netanyahu’nun şu sözlerini duymadınız mı:

“Akdeniz kıyılarında bir İslâmî Hilâfet’in var olmasına izin vermeyeceğiz.”

Siyonist proje ve liderlerinin Filistin topraklarında işledikleri suçun boyutlarına canlı yayınlarda herkes şahit olmadı mı?

Coğrafi büyüklüğü 350 km²’yi geçmeyen, ama cihadı ve gayretiyle büyük olan bu mübarek topraklara saldırıyorlar. Bu bölge, kanıyla ve canıyla bu tağuta karşı koyma sorumluluğunu üstlenmiştir.

Evet, burası; adı izzet ve şerefle anılan, şehirlerin ilki ve incisi Gazze’dir.

Bu şehir, Gazze; Allah’ın kitabını ezberlemiş bin hafız ile bu tağuti projeyi zelil etti.
Bu hafızlar, sinelerinde taşıdıkları Kur’an ve imanla silahlandılar.

Teknolojik üstünlüğe ve güç farkına rağmen, bize bir hüccet oldular.

Onlar, Yahudilerin kalelerine girdiler ve bu ümmete kurtuluşun adresini gösterdiler:

Allah yolunda cihat.

Kıymetli kardeşlerim!

Bölgede tarihî bir dönüşüm süreci yaşanıyor. Bu süreçte Müslümanlar olarak sorumluluk almamız gerekiyor. Yönetim, salihlerin eline geçmelidir.

Güvenli bir limana ulaştırana kadar ümmetin liderliği için çabalarımızı birleştirmek zorundayız. Küresel Siyonizm’e bağlı suç örgütlerinin, işbirlikçilerinin ve araçlarının yeryüzünü kasıp kavurmasına izin vermemeliyiz.

Peki, bugün ne talep edilmekte?

  • İstanbul’da, Hilâfet’in başkentinde, pek çok İslâmî cemaat ve hareketin temsilcileri bulunmaktadır. Bu, bizim için bir fırsattır. Ortak bir proje geliştirebilir, ümmetin adreslerini, âlimlerini ve hocalarını bir formülde buluşturabiliriz. Hep birlikte çalışabilir, başarıya ulaşabiliriz.
  • Siyonist projeye karşı koymak, İslâm ülkelerinde hareket etmesine ve tüm ülkelerde fitne ateşini tutuşturmasına izin vermemek bir zarurettir. Hiç kimse, Siyonistlerin hırs ve açgözlülüğünden uzak olduğunu zannetmesin. Gözleri, “Ortadoğu” olarak adlandırdıkları İslâm dünyasının kalbine odaklanmış durumdadır. Şam topraklarının tümünü, Türkiye’nin yarısını, Irak’ın yarısını ve Hicaz bölgesinin kuzeyini kapsamaktadır. Bu onların projesidir.

[وَاتَّقُوا فِتْنَةً لَا تُصِيبَنَّ ٱلَّذِينَ ظَلَمُوا مِنكُمْ خَآصَّةً ۖ وَٱعْلَمُوٓا أَنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلْعِقَابِ] “Bir de öyle bir fitneden sakının ki, yalnızca zulmedenlere isabet etmekle kalmaz; umuma yayılır.”[2]

  • Siyonistlerin ve Batı’nın İslâm ülkelerine karşı ne yaptığı, Arap ve İslâm halklarını kontrol etmek, kalkınmalarını ve gelişmelerini önlemek için ülkelerimizdeki tağutlara verdikleri destekler konusunda ümmet bilinçlendirilmelidir.
  • Ümmetin her ferdi, Filistin’den Çin’e kadar, ezilenlerin yanında olmalı ve adaletin sağlanmasına katkıda bulunmalıdır.

[وَإِنِ ٱسْتَنصَرُوكُمْ فِى ٱلدِّينِ فَعَلَيْكُمُ ٱلنَّصْرُ] “Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, onlara yardım etmek üzerinize borçtur.”[3]

  • Ümmetin evlatları arasında pozitif ruhu yaymalı ve onları, kimilerinin Müslüman gençliğimiz arasında umutsuzluk ruhunu yaymaya çalıştığı olumsuz atmosferlere terk etmemeliyiz. Her türlü olumsuzluğu önlemek için Gazze’deki mücahit kardeşlerinize bakın, çünkü yaşadıkları onca şeye rağmen hala cihat ediyorlar.

[فَرِحِينَ بِمَآ ءَاتَىٰهُمُ ٱللَّهُ مِن فَضْلِهِۦ وَيَسْتَبْشِرُونَ] “Onlar, Allah’ın kendilerine verdiği lütuf ve keremle sevinirler.”[4]

  • İletişimimiz sürekli olmalı, düzenli toplantılarla herkesin sorumlulukları netleştirilmelidir.
  • Ve son olarak: Allah’a davet etmek, dinin ilkelerini yaymak, insanları Allah’ın şeriatına ve Rasulullah Aleyhi’s Salatu ve’s Selam’ın sünnetine yönlendirmek; tüm çabalarımızın üstünde bir görevdir. Çünkü İslâm dışında zafer yoktur! İslâm dışında izzet yoktur! İslâm dışında haysiyet yoktur!

Kardeşlerim!

Mescid-i Aksâ’nın kurtuluşu, Allah’ın sadece salih kullarına bahşettiği büyük bir onurdur.
Bu onur; efendimiz Ömer RadiyAllahu Anh’a, merhum Selâhaddin Eyyûbî’ye bahşetti. Sultan II. Abdülhamid’e de orayı savunmayı nasip etti.

Unutmayın, Mescid-i Aksa, Müslümanların gücünün ve egemenliğinin mihenk taşıdır.

Mescid-i Aksa’nın kurtarılması, Filistin’in desteklenmesi, Gazze’deki savaşın sona erdirilmesi ve mazlumlara yardım edilmesi, zamanın akışına bırakılamaz; bunun için çabalamamız, fedakarlık göstermemiz ve tüm vaktimizi harcamamız gerekir.

Mutlak bir imana ve inanca sahip olmalıyız.

[أَنَّ ٱلْأَرْضَ يَرِثُهَا عِبَادِىَ ٱلصَّـٰلِحُونَ] “Yeryüzüne, salih kullarım vâris olacaktır.”[5]

Kardeşlerim!

Allah’ın nusreti mutlaka gelecektir.

Mesele, bu süreçte bizim nerede olacağımız, Hak ile batıl arasındaki bu mücadelede nerede konumlanacağımızla ilgilidir. Zaten sonuç bilinmektedir:

[كَتَبَ ٱللَّهُ لَأَغْلِبَنَّ أَنَا۠ وَرُسُلِىٓ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ قَوِىٌّ عَزِيزٌ] “Allah şöyle yazmıştır: Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz. Şüphesiz Allah güçlüdür, galiptir.”[6]

Yüce Allah’tan Gazze’de, Filistin’de ve tüm İslâm ülkelerinde Müslümanların kanını durdurmasını istiyoruz. Muhakkak ki Allah bunu yapmaya muktedirdir.

Bu vesileyle, bu kıymetli konferansı tertip edenlere tekrar teşekkür ediyorum.

___

-Muhammed Mişeniş konuşmasına Türkçe devam ederek şunları söyledi:-

___

Şimdi evraklar bitti. Şimdi kalpten kalbe konuşacağız inşallah.

Netenyahu'ya iki mesaj göndereceğiz:

•Ey Netenyahu iyice bak! Netenyahu Gazze'de direnişin bitmesini istiyor. Ama âlem-i İslâm'da çok direnişçi var. Ey Netenyahu iyice bak, iyice bak!

- (İzleyicilere soruyor) Hazır mısınız?

- Hazırız!

- Hazır mısınız?

- Hazırız!

- Hazır mısınız

- Hazırız!

•İkinci mesaj: Biz biliyoruz ki Yahudiler şu kelimeden çok korkuyorlar. Bu kelimeyi herkese bildiriyoruz. Hep beraber:

- Allahu ekber!

- Allahu ekber!

- Allahu ekber

- Allahu ekber

- Allahu ekber!

- Allahu ekber!

Ve’s Selamu Aleykum ve Rahmetullah



[1] Tevbe Suresi 32

[2] Enfal Suresi 25

[3] Enfal Suresi 72

[4] Âli İmran Suresi 171

[5] Enbiya Suresi 105

[6] Mücadele Suresi 21


Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış

Yorum Yaz