Her ne kadar bu
yazının dergiye teslim edilmesi istenen tarih itibariyle Amerika’daki seçim
sonuçları henüz kesinleşmemiş olsa da yazıyı birkaç gün geciktirdiğimiz için[1]
seçim sonuçları da kesinleşmiş ve Biden seçimleri kazanmıştı. Seçim süreci
içerisinde Türkiye hakkında yapmış olduğu birtakım açıklamaları nedeniyle
Biden’ın Türkiye düşmanı olduğu, başkan olarak seçilmesi hâlinde
Türkiye-Amerika ilişkilerinde sıkıntıların yaşanacağı yönünde medyada yazılar
yazıldı ve yorumlar yapıldı. Ancak ne ilginçtir ki Amerika’da yapılan
anketlerde dahi Trump’tan daha yüksek oy aldığı görülen Biden’ın bu durumuna
rağmen Türkiye medyası ve yorumcular değerlendirmelerinde ağırlıklı olarak
Trump’ı öne çıkarmak suretiyle Biden aleyhinde yorumlar yaptılar. Hatta
seçimlerin ilk gününde dahi birçok eyalette Trump’a verilen oyların yüksek
olması dikkate alınarak Amerika’da anketlerin yanıldığı yönünde
değerlendirmeler de yapılmadı değil.
Ancak ne gariptir
ki seçimlerin üzerinden birkaç gün geçtikten sonra Biden’ın kazanacağını gösteren
veriler gelmeye başlayınca televizyon ekranlarındaki yorumcular ağız
değiştirmeye başladılar. Daha önce Biden aleyhinde yapılan değerlendirmeler
daha ılımlı bir hâl aldı. Biden’ın başkanlığı döneminde Türkiye-Amerika
ilişkilerinin Trump döneminden farklı olmayacağını ifade etmeye başladılar.
Netice itibariyle
biz burada Amerikan seçimleri üzerine birtakım yazarların ve yorumcuların
açıklamaları üzerinde değerlendirme yapmanın derdinde değiliz. Biz, yazımızın
başlığında da yer aldığı üzere Amerikan başkanlık seçimleri sonrasında
Türkiye-Amerika ilişkileri ve Türk Lirasının geleceği üzerinde değerlendirmeler
yapmak istiyoruz.
Gerek
Amerika-Türkiye ilişkileri ile ilgili olsun gerekse genel anlamda Amerika’nın
dış siyaseti hakkında bilinmesi gereken bazı hususlar vardır. Genel olarak
bunların şu şekilde özetlenmesi mümkündür.
1- Amerika
başta olmak üzere sömürgeci ülkelerin tümünün iç ve dış siyasetleri özellikle
de dış siyasetleri -genel ilke olarak- tümüyle çıkarlar esası üzerine
kuruludur. Bu nedenle dış siyaset başkanların değişmesi ile değişmez. Sadece ve
sadece dış siyasette güdülen maslahatın değişmesine ya da çıkarlar arasında
dikkate alınan önceliklere göre değişiklik gösterir.
2- Amerika’da
siyaset, sadece başkan ya da Beyaz Saray tarafından belirlenmez. Amerikan
siyasetini belirleyen birtakım kurumlar bulunmaktadır. Pentagon, Beyaz Saray,
Senato ve düşünce kuruluşları Amerikan siyasetinin belirlenmesinde etkili olan
kurumlardır.
Genel anlamda bu
ilkeler dikkate alındığı zaman Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana
Türkiye-Amerika ilişkilerinin seyri tek başına başkanlar tarafından, -bir başka
ifade ile- başkanın kişisel değerlendirmelerine göre belirlenmemiştir; tümüyle
Amerika’nın çıkarlarına göre değerlendirilmiştir. Bu nedenledir ki Amerika’nın
Türkiye’ye yönelik dış politikası Obama’nın görev süresinin bitmesinin ardından
gelen Trump döneminde değişmediği gibi, Trump’ın gitmesinin ardından gelen
Biden döneminde de değişmeyecektir. Değişen tek şey yalnızca Amerika’nın
çıkarları olacaktır. Amerika’daki karar alıcı kurumların dış politikadaki
öncelikleri belirleyici olacaktır.
Elbette ki
Amerika’da başkanların değişmesinin ardından bazı siyasetlerde değişiklikler
söz konusu olabilir. Ancak özellikle seçim süreci içerisinde Biden’ın Türkiye
ile özelde ise Erdoğan ile ilgili olarak sarf etmiş olduğu sözler dış
siyasetten ziyade iç siyasete yönelik açıklamalardır. Zira Amerika açısından
Trump döneminde Erdoğan’ın durumu ne ise Biden döneminde de aynıdır. Amerikan
başkanları Türkiye gibi ülkelerde yönetimde bulunan kişilerin isimlerine değil
çıkarlarını gerçekleştirip gerçekleştirmediklerine bakarlar.
Yine başkanlık
koltuğuna oturanlar gerek iç gerekse dış siyasetteki öncelikleri ile ilgili
olarak birtakım planlar yaparlar. Örneğin Biden, seçim sonuçlarına göre 270’in
üzerinde delege sayısına ulaştığı zaman beraber çalışacağı kişileri topladı.
Gündemine alacağı başlıklarla ilgili olarak “Pazartesi günü ilk işim
Covid geçiş ekibi için bilim insanları atamak olacak. İşimiz Covid-19'u kontrol
altına alarak başlıyor. Bu salgını ters yöne çevirmek için bütün çabamı ve
sözümü yerine getireceğim.”[2]
dedi.
Amerika’nın yeni
başkanı Biden’ın geçmişine baktığımız zaman Trump’ın aksine hayatının önemli
bir kısmıyla siyasetin içinde yer aldığı görülmektedir. Aday olduğu 2008 yılında
başkan seçilmemekle birlikte dış politikadaki tecrübesi nedeniyle Obama’nın
yardımcısı oldu. Siyasi hayatı itibariyle, “Joe Biden, tam altı kez
Senato'ya seçildi. 1973'ten 2009'a kadar 36 yıl Demokrat Parti'nin Delaware
Senatörü olarak görev yaptı. Yaklaşık 30 yıl Dış İlişkiler Komitesi'nde yer
aldı, başkanlık yaptı.”[3]
Amerikan siyasetinde uzun yıllar yer almış olması özellikle de Dış İlişkiler
Komitesi’nde çalışıp aynı zamanda da başkanlık yapmış olması nedeniyle
siyasette ve dış politikada tecrübeli bir isimdir. Dolayısıyla başkanlık
koltuğuna oturmasından itibaren siyasi tecrübesini ve Amerikan çıkarlarını
gözeterek uygulama yapacaktır.
Peki, buna göre
Biden döneminde Türkiye-Amerika ilişkileri nasıl olur? Biden Türkiye’ye karşı
nasıl bir politika takip eder? Seçim sürecinde yaptığı açıklamalarda olduğu
gibi özellikle Erdoğan ve hükümetinin düşürülmesi için çalışır mı?
Biden dönemi
Türkiye-Amerika ilişkileri ile ilgili olarak daha önce değindiğimiz üzere
Amerika siyasetinde çıkarların esas olduğunda şüphe yoktur. Dolayısıyla burada
meseleyi bir başka açıdan, Türkiye açısından değerlendirmekte fayda vardır.
Çünkü Amerika’da başkanlar ne kadar değişirse değişsin dış politika
yaklaşımlarında ciddi anlamda bir değişiklik olmayacağına göre Türkiye yöneticilerinin
tavırlarını incelemek bizim açımızdan daha öncelik arz eden bir durumdur.
Bilindiği üzere
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son Amerika ziyareti öncesinde, 29 Ekim 2019 tarihinde
Amerikan Temsilciler Meclisi’nde Türkiye’ye yaptırım yapılmasını öngören yasa
tasarısı 16’ya karşı 403 oyla kabul edilmişti. “16 maddelik tasarıda,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın mal varlığının da araştırılması
isteniyor. Metinde, yasanın yürürlüğe girmesinden sonra en geç 120 gün içinde
ABD Dışişleri Bakanının, Maliye Bakanı ve Ulusal İstihbarat Direktörü ile
istişarede bulunarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin mal varlığı, yatırımları, iş ilişkileri ve ilgili diğer
gelir kaynaklarına ilişkin bir rapor hazırlanmasına dair bir madde yer alıyor.”[4]
Ancak yaptırım kararları bu kadarla da kalmadı “11 Aralık 2019 tarihinde de
ABD Temsilciler Meclisi'nden sonra Senato'daki komisyon da Türkiye'ye yaptırım
tasarısı onaylandı.”[5]
Cumhurbaşkanı
Erdoğan 12 Kasım 2019 tarihinde Amerika’ya ziyareti öncesinde 16 Ekim 2019 günü
yaptığı açıklamada; “Amerika seyahati, buraya gelecek olan heyetlerle
yapılan görüşmelerden sonra değerlendirilecek bir durum. Çünkü kongredeki bu
yapılan tartışmalar, müzakereler, konuşmalar; şahsım, ailem, bakan arkadaşımla
ilgili olan bütün bu özellikle değerlendirmeler Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne
karşı çok büyük bir saygısızlıktır, haddini bilmemektir. Dolayısıyla böyle bir
durum karşısında bunun değerlendirilmesinden daha doğru bir şey olamaz.
Değerlendirip ondan sonra kararımızı veririz” demişti. 12 Kasım 2020
tarihinde gittiği Amerika ziyareti belki de tarihin en uzun oturumları yaşanmış
ve heyetler arası ziyaretlere sahne olmuştu. Görünen o ki bu ziyarette önemli
konular konuşulmuş, sıkıntılı bir süreç yaşanmıştı. Zira ziyaret öncesi Temsilciler
Meclisi’nde alınan yaptırım kararları yeterli olmamış, ziyaret sonrasında 11
Aralık 2019 tarihinde Senato’dan çıkan yaptırım kararlarıyla bu durum perçinleştirilmişti.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın Amerika’ya yapmış olduğu bu ziyaret belki de bugüne kadar yapılan
tüm ziyaretler içerisinde önemli bir milat oluşturmaktadır. Bu ziyaretlerde
Türkiye-Amerika ilişkilerinde birçok konuda önemli konular konuşulup karara
bağlanmış gibi gözüküyor. Nitekim bu ziyaretin ardından Erdoğan-Trump
ikilisinden sürekli olarak sıcak açıklamalar gelmiş Trump birçok defa Erdoğan’a
övgüler dizmekten geri durmamıştır. Türkiye medyasında da Amerika ve Trump
hakkında daha ılımlı açıklamalar ve yorumlar yer almıştır.
Bütün bunlar, Trump
döneminde olduğu gibi Biden döneminde de Erdoğan’ın Amerikan siyasetleriyle
tümüyle uyumlu bir çizgi içerisinde olacağını, Türkiye’nin çıkarlarından daha
ziyade Amerikan çıkarlarına öncelik verileceğini göstermektedir. Zira Amerika,
Erdoğan döneminde Amerikan askerleriyle operasyon yapmak yerine vekâletler
savaşına ağırlık verilmiş, Suriye ve Libya sahnelerinde Türkiye üzerinden
operasyonlarını yürütmüştür. Bu nedenledir ki Biden döneminde Erdoğan ve
partisi Trump ile olan ilişkilerinde olduğu gibi Biden yönetiminde de aynı
siyaseti takip etmek suretiyle kendisi başta olmak üzere en yakınındaki
kişilerin hayatları ve çıkarları açısından Amerika’nın isteklerini eksiksiz
olarak yerine getirme hususunda tüm gücünü ortaya koyacaktır.
Ancak Biden dönemi
Türkiye-Amerika ilişkilerinde özellikle S-400 ve F-35 meselesi önemli bir yer
işgal edecektir. Özellikle S-400 meselesinde Amerika kendi çıkarları dışında
herhangi bir şeye izin vermeyecek, kendi çıkarlarına uygun bir karar alınması
ve uygulama yapması için Erdoğan üzerindeki baskısını artıracaktır. Bunun için
de gerekli araçları kullanmaktan çekinmeyecektir.
Suriye ve Libya
konularında Türkiye-Amerika ilişkileri bugüne kadar olduğu gibi yine Amerikan
siyaseti çizgisinde devam edecektir. Azerbaycan-Ermenistan savaşında, Ukrayna
meselesinde, Kıbrıs sorununda ve dünyanın diğer meselelerinde Amerika ile
eşgüdüm içerisinde yürüyecektir. Özetle medyada yer aldığı gibi Türkiye ile
Amerika, -daha net bir ifade ile- Erdoğan yönetimi ile Amerikan yönetimi
arasında ciddiye alınacak herhangi bir çatışma söz konusu değildir. Zira
iktidara geldiği günden bu yana Erdoğan ve partisi sürekli olarak Amerika ile
uyumlu bir çizgi takip etmiştir. Özellikle içerisinde yaşadığımız günlerde
olduğu gibi Türkiye’nin son derece ciddi ve sıkıntılı ekonomik kriz içerisinde
bulunduğu bir ortamda Amerikan çıkarlarının aksine bir siyaset takip etmesi
zordur. Amerikan Temsilciler Meclisi ve Senato tarafından Erdoğan’ın mal
varlığı ve diğer konularda alınmış kararların bulunduğu bir ortamda Erdoğan’ın
Amerika’ya kafa tutmasının söz konusu olması bir yana bu, düşünülemez dahi.
Biden dönemi Türk
Lirasının akıbeti meselesine gelince;
Gerçekte Türk
Lirasında görülen değer kaybının Amerikan seçimleriyle doğrudan bir bağlantısı
yoktur. TL’de görülen değer kaybı Türkiye tarafından takip edilen siyasetlerin
bir sonucudur. Tüm dünyada uygulanmakta olan kapitalist sistem çarkları
içerisinde yer almasından kaynaklanmaktadır. Türk Lirasında görülen değer
kaybının birçok nedeninin bulunmasının yanında şu an için bunu birkaç başlık
altında özetleyebiliriz:
a- Amerikan
dolarına endeksli kâğıt para sisteminin uygulanması
b- Sömürgecilerin
istekleriyle uyumlu siyasetler takip eden yöneticiler ve bunların
açgözlülüklerinden kaynaklı hususlar.
c- Bütçe
açıklarını finanse edebilmek için sürekli olarak tahvil ihraç edilmesi.
d- Gelir-gider
dengesini dikkate almadan -yap-işlet-devret modeli ile olsa dahi- fiilî döviz
rezervlerinin üzerinde dış borçlanmaya gidilmesi.
Özellikle
Türkiye’nin dış borç stoku ve bütçe açıklarını finanse edebilmek için faizli
tahvil ihraç etmek zorunda kalınması Türk Lirasındaki değer kayıplarının en
önemli nedenlerinden birisidir. Türk Lirasındaki değer kaybını önleyebilmek
için altın standardına geçilmesi, borsa ve faizli banka sisteminin terk
edilmesi temel ilkeler olmakla birlikte en azından bugünkü şartlarda ağır borç
yükünden kurtulmayı esas alan uygulamalar yapılmalıdır. Zira 450 milyar doları
aşan dış borca karşılık kasasında neredeyse yok denecek kadar az döviz stokuna
sahip olması Türk Lirasının sürekli olarak değer kaybına neden olmaktadır.
Türkiye'nin içerisinde bulunduğu ekonomik koşullara bütün detaylarıyla sahip
olan tüm sömürgeciler bunu fırsata dönüştürmek için vahşi hayvanların avlarına
saldırmaları gibi saldırıya geçmektedirler. Türkiye üzerinde Amerika-İngiltere/Avrupa
çatışmasının etkilerinin de işin içerisine girmesi nedeniyle sadece ekonomik
sebeplere bağlı olarak değil aynı zamanda siyasi maksatlarla da Türk Lirası
üzerinde operasyonlar yapılmaktadır.
Netice itibariyle
yukarıda özetle sıralamaya çalıştığımız nedenlerden dolayı Biden döneminde de
Türk Lirasındaki değer kaybı devam edecektir.
[1]
8 Kasım 2020
[2]
https://www.sabah.com.tr/dunya/2020/11/08/son-dakika-haberi-abdnin-yeni-baskani-biden-ilk-icraatini-acikladi-iste-joe-bidenin-ilk-atacagi-imza
[3]
https://www.ntv.com.tr/galeri/dunya/abdnin-46-baskani-joe-biden-kimdir-portresi-vaatleri-dis-politikada-hedefleri,ez7LFHVJUEyuykkmzH2O0A/0wPleIGaNUSvtYpqLEcarg
[4]
https://www.dw.com/tr/erdo%C4%9Fan%C4%B1n-mal-varl%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1n-ara%C5%9Ft%C4%B1r%C4%B1lmas%C4%B1-istendi/a-51043460
[5]
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-50757514
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış